Astronomlar gök nesnelere isim vermek için Latince kullanır.
- To give names to celestial objects, astronomers use Latin.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
Odada çeşitli nesneler vardı.
- There were various objects in the room.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
Bir teleskopla uzak nesneleri görebiliriz.
- We can see distant objects with a telescope.
Gökyüzündeki garip cisim çıplak gözle görülebilirdi.
- The strange object in the sky could be seen with the unaided eye.
Benim sol kulağımda yabancı bir cisim var.
- I have a foreign object in my left ear.
Amacım önerine itiraz etmek değil.
- I don't mean to object to your proposal.
Tamamen objektif olmayabilirim.
- I may not be completely objective.
Kadınlar objeler değiller.
- Women are not objects.
Nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlü.
- The surface of the object is fairly rough.
Bir teleskopla uzak nesneleri görebiliriz.
- We can see distant objects with a telescope.
Erkekler amaçlarına ulaştı.
- The men achieved their objectives.
Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.
- That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve.
Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.
- The uprising failed to achieve its objectives.
Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
- His book became an object of criticism.
Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
- I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
Aslında beni hiç sevmiyorsun. Tek önem verdiğin şey matematik! Ne münasebet, seni seviyorum! Kanıtla! Peki. Sevdiğim şeyler A kümesi olsun...
- You don't really love me at all. You only care about your math stuff! Not at all, I do love you! Prove it! Okay. Let A be the set of the objects I love...
Dehşet veren bir şeydi.
- It was an object of terror.
Hemşirelerin, hastaları hakkında objektif olmaları zordur.
- It's hard for nurses to be objective about their patients.
Tamamen objektif olmayabilirim.
- I may not be completely objective.
... to accept as objects of our sympathy was far more limited than it was today. Here’s ...
... to manipulate objects, is much more limited. ...