Gökyüzündeki garip cisim çıplak gözle görülebilirdi.
- The strange object in the sky could be seen with the unaided eye.
Benim sol kulağımda yabancı bir cisim var.
- I have a foreign object in my left ear.
Amacım önerine itiraz etmek değil.
- I don't mean to object to your proposal.
Değerlendirme her zaman objektif değildir.
- Valuation is not always objective.
Kadınlar objeler değiller.
- Women are not objects.
Bir teleskopla uzak nesneleri görebiliriz.
- We can see distant objects with a telescope.
Nesneyi tarif edebilir misiniz?
- Can you describe the object?
Erkekler amaçlarına ulaştı.
- The men achieved their objectives.
Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
- The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
Bu çok önemli bir hedef ve ulaşmak oldukça zor olacak.
- That is a very important objective and it will be quite tricky to achieve.
Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
- His book became an object of criticism.
Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
- I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
Aslında beni hiç sevmiyorsun. Tek önem verdiğin şey matematik! Ne münasebet, seni seviyorum! Kanıtla! Peki. Sevdiğim şeyler A kümesi olsun...
- You don't really love me at all. You only care about your math stuff! Not at all, I do love you! Prove it! Okay. Let A be the set of the objects I love...
Dehşet veren bir şeydi.
- It was an object of terror.
Objektif olarak bakınca, onun görüşleri rasyonalizmden epey uzak.
- From an objective viewpoint, his argument was far from rational.
Tamamen objektif olmayabilirim.
- I may not be completely objective.
... had recently, where a freelance journalist objected ...