o zamanlar

listen to the pronunciation of o zamanlar
التركية - الإنجليزية
then

Back then, all the calculations were done by hand. - O zamanlar, tüm hesaplamalar elle yapıldı.

I used to go home to eat back then. - O zamanlar yemek yemek için eve giderdim.

those days

Her feet were bare, as was the custom in those days. - O zamanlar âdet olduğu üzere, yalınayaktı.

There were not many women doctors in those days. - O zamanlar çok kadın doktor yoktu.

o zaman
then

It's supposed to rain tomorrow night, so let's leave our umbrellas until then. - Yarın gece yağmur bekleniyor,öyleyse o zamana kadar şemsiyelerimizi bırakalım.

Since then, a great deal of change has occurred in Japan. - O zamandan beri, Japonya'da büyük bir değişim oldu.

o zaman
at the time

Tom claimed that he was working at the time. - Tom o zamanda çalıştığını iddia etti.

Tom was the only person in the room at the time. - O zaman, Tom odadaki tek kişiydi.

o zaman
when then
O zaman
that time

By that time I'll have already left. - O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.

At that time, the territory belonged to Spain. - O zamanlarda, bölge İspanya'ya aitti.

O zaman
that the time
o zaman
in that case
o zaman
then of
o zaman
at that time

Were you reading a book at that time? - O zaman bir kitap okuyor muydunuz?

If only you had told me the whole story at that time! - Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!

o zaman
at that case
o zaman
by then

I'll be back by then. - O zamana kadar döneceğim.

By then, however, it was too late. - Ancak, o zamana kadar, çok geçti.

o zaman
thereat
o zamanlar
المفضلات