o zamanda

listen to the pronunciation of o zamanda
التركية - الإنجليزية
at that time

We were children at that time. - O zamanda biz çocuktuk.

At that time, she was bathing in the sun. - O zamanda güneşte banyo yapıyordu.

thereat
o zaman
then

It's supposed to rain tomorrow night, so let's leave our umbrellas until then. - Yarın gece yağmur bekleniyor,öyleyse o zamana kadar şemsiyelerimizi bırakalım.

Since then, a great deal of change has occurred in Japan. - O zamandan beri, Japonya'da büyük bir değişim oldu.

o zaman
at the time

Mr. Clinton was governor of Arkansas at the time. - Bay Clinton, o zamanlar Arkansas'ın valisiydi.

Tom claimed that he was working at the time. - Tom o zamanda çalıştığını iddia etti.

o zaman
when then
O zaman
that time

If only you had told me the whole story at that time! - Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!

I was cleaning my room for that time. - Ben o zaman odamı temizliyordum.

O zaman
that the time
o zaman
in that case
o zaman
then of
o zaman
at that time

At that time, the territory belonged to Spain. - O zamanlarda, bölge İspanya'ya aitti.

If only you had told me the whole story at that time! - Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!

o zaman
at that case
o zaman
by then

I'll be back by then. - O zamana kadar döneceğim.

By then, however, it was too late. - Ancak, o zamana kadar, çok geçti.

o zaman
thereat
o zamanda
المفضلات