His girlfriend is Japanese.
- Onun kız arkadaşı Japon.
This is John and that is his brother.
- Bu John'dur ve o da onun biraderidir.
I find her appearance attractive.
- Onun görünümünü çekici bulurum.
She promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
You will have guessed its meaning by the end of the chapter.
- Bölümün sonunda onun anlamını tahmin etmiş olacaksınız.
No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
- Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
She was advised by him not to go there by herself.
- Onun tarafından oraya tek başına gitmemesi tavsiye edildi.
My books are in Romanian; hers are in English.
- Benim kitaplarım Rumence, onunkiler ise İngilizce.