oğlum

listen to the pronunciation of oğlum
التركية - الإنجليزية
my son

The trouble is that my son does not want to go to school. - Sorun oğlumun okula gitmek istememesidir.

I got my son to post the letters. - Oğluma mektupları postalattım.

son

I have a son and a daughter. My son is in New York, and my daughter is in London. - Benim bir oğlum ve bir de kızım var. Oğlum New York'ta ve kızım da Londra'da.

My little son can drive a car. - Küçük oğlum araba sürebiliyor.

sonny
oğul
son

He distributed his land among his sons. - O, arazisini oğulları arasında dağıttı.

The elder sons are now quite independent of their father. - Şimdi büyük oğullar babalarından oldukça bağımsızlar.

oğlum ile beraberim
I am with my son
oğlum yaralandı
My son is hurt
oğul
descendant
oğul
swarm
oğul
swarm of bees
oğul
boy

My boys are my everything. - Oğullarım benim her şeyimdir.

My boys are all grown up. - Benim bütün oğullarım büyüdü.

oğul
a cluster of bees
oğul
cadet
oğul
junior
oğul
son, boy; swarm of bees
oğul
cion
oğul
(arı) cluster
oğul
swarn
التركية - التركية
oğlum
المفضلات