Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

number of pins knocked down on the first ball of each frame

listen to the pronunciation of number of pins knocked down on the first ball of each frame
الإنجليزية - التركية

تعريف number of pins knocked down on the first ball of each frame في الإنجليزية التركية القاموس.

count
{i} hesaba katma

Sadece gücümüzü hesaba katmalıydık. - We had to count on our strength only.

Bunları hesaba katmamı istiyor musun? - Do you want me to count these?

count
içine almak
count
olarak saymak
count
dikkat

Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar. - At last, they began to count down cautiously.

Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir. - In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.

count
saymak

Verdiğin her şeyi saymak kötü. - It is bad to count all the things that you gave.

Başkalarının ceplerindeki parayı saymak iyi değildir ama ilginçtir. - Counting money in other people's pockets isn't good, but it's interesting.

count
kont

Japon Hava Yolları kontuarı nerede? - Where is the Japan Airlines counter?

Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum. - I would like to stress that it is more convenient to control tariffs as a bloc rather than country by country.

count
toplam

O, az bilinen ülkeler hakkındaki gerçekleri toplamak için dünyayı dolaşıyor. - He travels about the world gathering facts about little known countries.

Ülkenin toplam nüfusu 300 milyondur. - The total population of the country is 300 million.

count
kapsamak
count
olduğunu düşünmek
count
say

Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say. - When angry, count ten; when very angry, a hundred.

Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar. - At last, they began to count down cautiously.

count
{i} hesap

Abaküsler hesaplama aracıdır. - Abacuses are counting devices.

O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı. - He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.

count
{i} sayma

Kaç kişinin katılacağını saymayı unutma. - Don't forget to count how many people attend.

Saymada yanlış yapmamaya özen göstermelisin. - You must be accurate in counting.

count
(Nükleer Bilimler) sayım

Her iki sayımda da yanılıyorduk. - We were wrong on both counts.

Yaz sayımınızı yapın. - Make your summer count.

count
{f} varsaymak
count
Iose count hesabı şaşırmak
count
(fiil) saymak; hesaba katmak, varsaymak; addetmek, sayı saymak, sayılmak; önemi olmak
count
dava ve şikâyet fıkrası
count
madde
count
{i} dava maddesi
الإنجليزية - الإنجليزية
count
number of pins knocked down on the first ball of each frame

    الواصلة

    num·ber of pins knocked Down on the first Ball of each frame

    التركية النطق

    nʌmbır ıv pînz näkt daun ôn dhi fırst bôl ıv iç freym

    النطق

    /ˈnəmbər əv ˈpənz ˈnäkt ˈdoun ˈôn ᴛʜē ˈfərst ˈbôl əv ˈēʧ ˈfrām/ /ˈnʌmbɜr əv ˈpɪnz ˈnɑːkt ˈdaʊn ˈɔːn ðiː ˈfɜrst ˈbɔːl əv ˈiːʧ ˈfreɪm/
المفضلات