Şimdi havaalanındayım.
- I'm at the airport now.
Toplantıyı şimdi başlatalım mı?
- Shall we start the meeting now?
Tom'un bu aralar ne yaptığını bilmiyorum.
- I don't know what Tom does nowadays.
Bebek diş çıkarıyor bu aralar.
- The baby is growing teeth now.
Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?
- Are you ready to order now?
Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim.
- I just bet you were thinking something perverse just now.
Asama yanardağı şu an hareketsiz.
- Mt. Asama is now dormant.
Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir.
- Long skirts are out of fashion now.
Onu hemen yapabilir miyim?
- May I do it right now?
İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
- I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
Derhal konuşmayı kes.
- Stop speaking right now.
Tom'un derhal yapacağı bir şeyi var.
- Tom has something to do right now.
Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.
- I fall asleep in the class every now and then.
Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım.
- I meet him at school now and then.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
Mademki erkek kardeşim bir üniversite öğrencisi, o çok okumak zorunda.
- Now that my brother is a university student, he has to do a lot of reading.
Şimdilik sadece benimkini kullan.
- Just use mine for now.
Şimdilik bu kadar yeterli.
- That's enough for now.
Bir hata yaptığımızı şimdi anlıyorum.
- I see now that we've made a mistake.
Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
- Now that you are here, you can help do the cleaning.
Ara sıra senden haber almama izin ver, verecek misin?
- Let me hear from you now and again, will you?
Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.
- I fall asleep in the class every now and then.
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Arada sırada seni görüyorum.
- I see you every now and then.
Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
- It's good to put yourself in someone else's place now and then.
O hâlâ ara sıra beni görmeye gelir.
- He still comes to see me now and then.
Tom ara sıra bir bardak şarabı sever.
- Tom enjoys a glass of wine every now and then.
Mary gittiği için, Tom daha mutlu.
- Tom is happier now that Mary has left.
Madem ki Tom ve Mary ayrıldılar, ona çıkma teklif etmek için sorun yok.
- Now that Tom and Mary have broken up, it's probably OK to ask her out on a date.
Mademki sen ondan bahsediyorsun, Tom'u bugün sınıfta gördüğümü hatırlamıyorum.
- Now that you mention it, I don't remember seeing Tom in class today.
Mademki erkek kardeşim bir üniversite öğrencisi, o çok okumak zorunda.
- Now that my brother is a university student, he has to do a lot of reading.
Lütfen hemen şimdi gel.
- Please come right now.
Hemen şimdi bir suşi bara gitmeye ne dersin?
- How about going to a sushi bar right now?
Bundan sonra dikkatli olmalısın.
- You must be careful from now on.
Tom bundan sonra daha dikkatli olacağını söylüyor.
- Tom says he'll be more careful from now on.
İngilizce ödevimi yapmayı henüz şimdi bitirdim.
- I have just now finished doing my English homework.
Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm.
- I've seen just now that the ambassador of Saudi Arabia has resigned.
Paul az önce telefon etti.
- Paul telephoned just now.
Şu an itibariyle güzel güzel uyuyabileceğim.
- As of now I'll be able to sleep peacefully.
Tom'un şu ana kadar Boston'da olması bekleniyor.
- Tom is supposed to be in Boston by now.
Ben şu ana kadar buna alıştım.
- I'm used to it by now.
Bu şu an için işe yarar.
- This will do for now.
Sana şimdi yanıt veremem.
- I can't answer you here and now.
Burada ve şimdi odaklanmanı istiyorum.
- I want you focus on the here and now.
Sana burada ve şu anda cevap veremem.
- I can't answer you here and now.
Şimdi katıl ve tam bir yıl boyunca ödeme yapma.
- Join now and pay nothing for a whole year.
Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim.
- I just bet you were thinking something perverse just now.
Annem şu anda çok meşgul.
- Mother is very busy just now.
Arada bir üzgün hissederim.
- I feel sad every now and then.
Tom arada bir buraya gelir.
- Tom comes here every now and then.
Madem ki yetişkinsin, ne yapacağına karar vermek senin görevin.
- Now that you are grown-up, it is up to you to decide what to do.
Madem ki Tom ve Mary ayrıldılar, ona çıkma teklif etmek için sorun yok.
- Now that Tom and Mary have broken up, it's probably OK to ask her out on a date.
Mademki on sekiz yaşındasın, ehliyet alabilirsin.
- Now that you are eighteen, you can get a driver's license.
Mademki erkek kardeşim bir üniversite öğrencisi, o çok okumak zorunda.
- Now that my brother is a university student, he has to do a lot of reading.
Derhal gel ve beni gör.
- Come and see me right now.
Tom'un derhal yapacağı bir şeyi var.
- Tom has something to do right now.
Şu ana kadar şanslıydım.
- I have been lucky until now.
Üzgünüm, şu ana kadar yorumunuzu okumadım.
- Sorry, I didn't read your comment until now.
Gelecek sefer iş değiştireceğim. Benim şu ana kadar kazandığım deneyimi kullanmama izin verecek işe ihtiyacım var.
- Next time I switch jobs, I need work that will let me make use of the experience I've gained up to now.
Şu ana kadar sence kaç kitap okumuşsundur?
- Up to now, how many books do you think you've read?
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
O, ara sıra annesine yazar.
- He writes to his mother every now and then.
Ara sıra ondan haber alıyorum.
- I hear from him every now and then.
Bundan böyle bunu senin tarzınla yapacağız.
- We'll do that your way from now on.
Bundan böyle zamanında gelmeye çalış.
- From now on, try to arrive on time.
Babam hemen şimdi dışarı çıktı.
- Dad just now went out.
Evet, ama o hemen şimdi gitti.
- Yes, but she left just now.
Bu gerçek şimdiye kadar bilinmiyordu.
- This fact was not known until now.
Şimdiye kadar seni görmedim.
- I didn't see you until now.
The pudding was now ready to be served.
Now I am six.
Now, stop that Jimmy!.
We all want what is now best for our children.
I think this band's sound is very now.
Now all the children have grown up and left, the house is very quiet.
Radio 4's continuity announcer said at the end of the show: As many of you will have noticed, that edition of The Now Show wasn't very now. It was actually last week's programme. Our apologies for that..
We can play football now that the rain has stopped.
Now! Fire all we've got while the enemy is in reach!.
Now listen, we must do something about this.
countable, chiefly in phenomenology A particular instant in time, as perceived at that instant.
Call your mother now and then and let her know you care.
Alice: Now you're cooking!.
Bob: 'Now you're talking! ''.
Now, now. Don't be rude.
Now, now, there's nothing to worry about.
That's enough for now, we can continue our conversation tomorrow.
I cannot be grasped in the here and now. For I reside just as much with the dead as with the unborn. Somewhat closer to the heart of creation than usual. But not nearly close enough.
Hamlet: How now! a rat? Dead, for a ducat, dead!.
I'll be coming just now.
I was talking to my friend on the phone just now.
... you're doing now. ...
... now that threatens to derail these talks I will veto it ...