Zarfın üstüne yanlış adres yazdım.
- I wrote the wrong address on the envelope.
O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.
- She told me how it was wrong to steal.
Ben sana ne zaman haksızlık ettim?
- When have I ever wronged you?
Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.
- He accused us of wronging him.
Yanlış yolda gidiyorsunuz.
- You're going the wrong way.
Tom yanlış yoldan gitti.
- Tom went the wrong way.
Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.
- He accused us of wronging him.
Tom yatağın ters tarafından kalktı ve bütün gün suratsızdı.
- Tom got up on the wrong side of the bed and has been grouchy all day.
Beklenenin tersine sen hatalıydın.
- You were wrong after all.
Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok.
- There's nothing physically wrong with him.
Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok.
- Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.