Kimse kaba satıcıları sevmez.
- Nobody likes impolite salesmen.
Hoşça kal dememesi kabalıktı.
- It was impolite of him not to say goodbye.
O terbiyesizce konuştu.
- She spoke impolitely.
Öyle yapması terbiyesizlikti.
- It was impolite of him to do so.
Onlar çok iyi tanımadıkları biriyle aynı fikirde olmamayı kabalık olarak düşünüyorlar.
- They consider it impolite to disagree with someone they don't know very well.
Onun davetini geri çevirmen büyük kabalık.
- It is very impolite of him to decline their invitation.