Hava raporları nadiren gerçekleşir.
- Weather reports rarely come true.
Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm.
- Although she lives nearby, I rarely see her.
O, ayda yılda bir kiliseye gider.
- He rarely goes to church.
O seyrek olarak kiliseye gider.
- He rarely goes to church.
O, bayramdan bayrama kiliseye gider.
- He rarely goes to church.
We rarely go to the theatre.