not able to be located; gone; absent; lost

listen to the pronunciation of not able to be located; gone; absent; lost
الإنجليزية - التركية

تعريف not able to be located; gone; absent; lost في الإنجليزية التركية القاموس.

missing
{i} özlem

Herhangi birini özlemiyor musun? - Aren't you missing anyone?

Bir şey özlemiyor musun? - Aren't you missing something?

missing
eksik

Heykelin kafası eksik. - The statue is missing its head.

Tom Mary'nin eksik olduğunu bildirdi. - Tom reported Mary missing.

missing
{s} kayıp

O, kayıp olarak kabul ediliyor. - He is regarded as missing.

Bir yüzük ve biraz nakit kayıpi - A ring and some cash are missing.

missing
(Bilgisayar) yok
missing
(Askeri) kaybolan

Sonunda kaybolan erkek kardeşini buldu. - He found his missing brother at last.

missing
namevcut
missing
taşan
missing
eksik kalan
missing
bulunmayan
missing
yitik
missing
{f} özle

Sanırım hepimizin özlediği bir şey var. - I think there's something we're all missing.

Bir şey özlemiyor musun? - Aren't you missing something?

missing
eksik,n.kayıp: v.özle: prep.özleyerek
missing
{s} eksik, olmayan, kayıp: There is a page missing. Bir sayfa eksik
missing
There is a page missing bir sayfa eksik
missing
missinglinklink the missing savaşta kayıp askerler
missing
miss özle/farket/kaçır
missing
(isim) kaçırma, özlem
not to be
olmamak

Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu. - To be or not to be, that is the question.

Yeni bir bloğa başladım. Başlangıçta çok sayıda blog yapan ve sonra blog yapmaktan vazgeçen insanlardan biri olmamak için elimden geleni yapacağım. - I started a new blog. I'll do my best not to be one of those people who blogs a lot right at the start and then quits blogging.

الإنجليزية - الإنجليزية
missing
not able to be located; gone; absent; lost
المفضلات