Turkish distinguishes between dotted and dotless Is. There are capital and lowercase versions of both.
- Türkçe noktalı ve noktasız I arasında ayrım yapıyor. Her ikisinin de büyük ve küçük versiyonları var.
Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
- Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
Everyone has both strong and weak points.
- Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.
You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
- O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
There were ten police officers on the spot.
- Noktada on polis memuru vardı.
We met at the designated spot.
- Biz belirlenen noktada buluştuk.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
Please add a full stop at the end of your sentence.
- Lütfen cümlenizin sonuna bir nokta ekleyin.
You can't replace the comma with a period in this sentence.
- Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsin.
At the end of the sentence, you should add a period.
- Cümlenin sonuna bir nokta eklemen gerekir.
The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
- Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
What are those little dots?
- Şu küçük noktalar nedir?
Every man has his own strong points.
- Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.
Fourthly, my first three points do not exist.
- Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.
We need to put a stop to this now.
- Şimdi buna bir nokta koymalıyız.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.