Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
- Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
Please cut along the dotted line.
- Lütfen noktalı çizgi boyunca kesin.
This lake is deepest at this point.
- Bu göl bu noktada en derin.
Everyone has both strong and weak points.
- Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.
The lake is deepest at this spot.
- Göl bu noktada en derindir.
We met at the designated spot.
- Biz belirlenen noktada buluştuk.
Please add a full stop at the end of your sentence.
- Lütfen cümlenizin sonuna bir nokta ekleyin.
There's a full stop missing from the end of the sentence.
- Bu cümlenin sonunda bir nokta eksik.
You can't replace the comma with a period in this sentence.
- Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz.
At the end of the sentence, you should add a period.
- Cümlenin sonuna bir nokta eklemen gerekir.
The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
- Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
Sami connected the dots.
- Sami noktaları birleştirdi.
The essential points of my argument have been expressed in the preceding pages.
- Benim görüşümün temel noktasını önceki sayfalarda ifade ettim.
Every man has his own strong points.
- Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.
Please put a stop to this nonsense.
- Lütfen bu saçmalığa bir nokta koy.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.