The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
- Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
- Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
- O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
The lake is deepest at this point.
- Göl bu noktada en derindir.
The lake is deepest at this spot.
- Göl bu noktada en derindir.
I have a round bald spot on my head.
- Kafamda yuvarlak kel bir nokta var.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
There's a full stop missing from the end of the sentence.
- Bu cümlenin sonunda bir nokta eksik.
You can't replace the comma with a period in this sentence.
- Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz.
You can't replace the comma with a period in this sentence.
- Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsin.
The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
- Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
Sami connected the dots.
- Sami noktaları birleştirdi.
Fourthly, my first three points do not exist.
- Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.
Everyone has both strong and weak points.
- Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.
There needs to be a full stop at the end of a sentence.
- Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.
We need to put a stop to this now.
- Şimdi buna bir nokta koymalıyız.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.