Leyla güzel bir şekilde giyindi.
- Layla dressed nicely.
O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil.
- That's not a very nicely asked question.
Havanın güzel olup olmayacağını merak ediyorum.
- I wonder if it will be nice.
Ne güzel bir sürpriz!
- What a nice surprise!
Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır.
- One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.
O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz.
- He is very nice. He never speaks ill of others.
O, tatlı genç bir adam oldu.
- He became a nice young man.
Leyla çok hoş tatlı bir kadındı.
- Layla was a very nice sweet woman.
O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz.
- He is very nice. He never speaks ill of others.
Çok kibarsın diye Willie yanıtladı.
- That's very nice of you, Willie answered.
Havanın o kadar iyi olması tesadüftür.
- It is lucky that the weather should be so nice.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Bana böylesine güzel bir hediye gönderdiğiniz için çok naziksiniz.
- It is very kind of you to send me such a nice present.
Bana güzel bir hediye verdiğiniz için çok naziktiniz.
- It was very kind of you to give me a nice gift.
Romada hoş bir zaman geçiriyoruz.
- We are having a nice time in Rome.
Bunlar iki hoş resimdir.
- These are two nice pictures.
'Ye be noice chaps,' said John, looking steadily round. 'What's to do here, thou yoong dogs?'.