nişanla

listen to the pronunciation of nişanla
التركية - الإنجليزية
affiance
betrothed

When the princess grew up she was betrothed to a prince who lived at a great distance. - Prenses büyüdüğü zaman büyük bir mesafe yaşayan bir prens ile nişanlandı.

betroth

You are invited to a betrothal party a week from now. - Sen şimdiden bir haftalık bir nişanlanma partisine davetlisin.

When the princess grew up she was betrothed to a prince who lived at a great distance. - Prenses büyüdüğü zaman büyük bir mesafe yaşayan bir prens ile nişanlandı.

nişan
engagement

I broke off the engagement. - Nişan törenini iptal ettim.

Tom broke off his engagement to Mary. - Tom Mary ile nişanını bozdu.

nişan
target

He picked up the rifle and aimed it at the target. - O, tüfeği aldı ve hedefe nişan aldı.

She aimed at the target. - O, hedefe nişan aldı.

nişan
{i} badge
nişan
{i} order
nişanlamak
engage
nişan
reference mark
nişan
(Telekom) pointing
nişan
marker
nişan
marking
nişan
mark

Tom is an excellent marksman. - Tom mükemmel bir nişancıdır.

Tom is a proficient marksman. - Tom uzman bir keskin nişancıdır.

nişan
sighting
nişan
affiance
nişan
betrothal

You are invited to a betrothal party a week from now. - Sen şimdiden bir haftalık bir nişanlanma partisine davetlisin.

nişan
distinction
nişan
decoration
nişan
butt
nişan
{i} brand
nişan
sign, mark, indication, token
nişan
espousal
nişan
engagement ceremony; engagement party
nişan
engagement, betrothal
nişan
ensign
nişan
plume
nişan
sign
nişan
medal

Tom won the sharpshooter medal. - Tom keskin nişancı madalyası kazandı.

nişan
gong
nişan
device
nişan
sign, mark; aim, target; decoration, order; engagement; engagement ceremony
nişan
decoration, medal, order
nişan
insignia
nişan
object
nişanlamak
betroth
nişanlamak
to engage, to betroth; to take aim at
nişanlamak
to take aim at; to aim (one's weapon) at
nişanlamak
to engage, betroth, or affiance (someone) to
nişanlamak
affiance
التركية - التركية

تعريف nişanla في التركية التركية القاموس.

Nişan
iz
Nişanlamak
yavuklamak
NİŞAN
(Osmanlı Dönemi) Hâtıra için dikilen taş
NİŞAN
(Osmanlı Dönemi) (E) f. İz. Nişan. Alâmet. İşaret
NİŞAN
(Osmanlı Dönemi) Evlenmeden önceki anlaşma ve karar işareti veya merasim
NİŞAN
(Osmanlı Dönemi) Hedef, vurulması istenen nokta
NİŞAN
(Osmanlı Dönemi) Yara izi
NİŞAN
(Hukuk) Ünlü bir olay veya kişi veya iş için bastırılarak ilgililere takılan alemet
NİŞAN
(Osmanlı Dönemi) Tuğra
NİŞAN
(Osmanlı Dönemi) Taltif için verilen madalya
NİŞAN
(Osmanlı Dönemi) Ferman
nişan
Devlet nişanı
nişan
Evlenmek üzere birbirine söz verme
nişan
İşaret, iz, belirti, alamet
nişan
Hedefi vurmak için silâh, taş vb.ye gerekli doğrultuyu verme
nişan
Gördüğü önemli işlerden dolayı bir kimseyi onurlandırmak amacıyla verilen madalya
nişan
Hedefi vurmak için silah, taş vb.ne gerekli doğrultuyu verme
nişan
Evlenmek üzere birbirine söz verme, nişanlanma
nişan
Kurşun, taş vb. ile vurulmak istenen hedef
nişan
Nişanlanma sırasında yapılan tören
nişan
bakınız: devlet nişanı
nişan
(Osmanlı Dönemi) iz, alâmet, işaret
nişanlamak
Bir hedefi vurmak için silâh, taş vb.ye belli bir doğrultu vermek
nişanlamak
Bir çiftin evlenme işinin kararlaştığına belirti olarak parmaklarına yüzük takmak, yavuklamak: "Ali Ağanın kızını yarı yalvarma, yarı yıldırma ile bana nişanlayıvermişlerdi."- S. F. Abasıyanık
nişanlamak
Bir hedefi vurmak için silah, taş vb.ne belli bir doğrultu vermek
nişanlamak
Bir şeyin yerini belirtmek, işaretlemek, nişan koymak
nişanlamak
Bir çiftin evlenme işinin kararlaştığına belirti olarak parmaklarına yüzük takmak, yavuklamak
nişanla
المفضلات