Masanın yanındaki ne?
- What's beside the desk?
Hepimiz onun yanında gittik.
- All of us went besides him.
O onun yanına diz çöktü ve onun adının ne olduğunu sordu.
- She knelt beside him and asked him what his name was.
Mary dolaptan ütü masasını çıkardı ve onu açtı, pencerenin yanına yerleştirdi.
- Mary pulled the ironing board out of the closet and unfolded it, setting it up beside the window.
Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil.
- It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.
O mağaza mobilya dışında birçok şey satmaktadır.
- That store sells many things besides furniture.
Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.
- I don't have any other hobbies besides football.
Tom'un dışında başka biri var mıydı?
- Was there anybody else besides Tom?