I have hardly any money with me.
- Yanımda neredeyse hiç param yok.
He hardly studies chemistry.
- O, neredeyse hiç kimya çalışmaz.
I could scarcely breathe.
- Neredeyse hiç nefes alamadım.
There was scarcely any money left.
- Neredeyse hiç para kalmamıştı.
There's hardly any coffee left in the pot.
- Demlikte neredeyse hiç kahve yok.
I have hardly any English books.
- Neredeyse hiç İngilizce kitabım yok.