nedense

listen to the pronunciation of nedense
التركية - الإنجليزية
someway
for some reason

For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep. - Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.

For some reason, she's really furious with me. - Nedense, o bana gerçekten kızgın.

somehow

You look different somehow. - Her nedense farklı görünüyorsun.

Somehow it's been a rough day. - Her nedense zor bir gün oldu.

for some reason or other
somehow, someway, for some reason
neden
cause

The accident has caused many deaths. - Kaza çok fazla ölüme neden oldu.

The primary cause of his failure is laziness. - Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.

neden
reason

Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering. - Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

I am not going, because, among other reasons, I don't have money. - Gitmiyorum.çünkü,diğer nedenler arasında,param yok.

neden
why

There is no reason why he should resign. - Onun istifa etmesi için bir neden yok.

Why did you paint the bank red? - Neden bankı kırmızıya boyadın?

neden
{i} ground

Adultery was a ground for divorce. - Zina bir boşanma nedeniydi.

Mars is red because of rusty iron in the ground. - Mars, zemindeki paslı demir nedeniyle kırmızıdır.

neden
what for?
neden
motive

Tom had no motive to kill Mary. - Tom'un Mary'yi öldürmek için nedeni yoktu.

I don't know the motives for Marlon's behaviour. - Marlon'un davranışının nedenlerini bilmiyorum.

her nedense
for some reason

For some reason I don't like Tom. - Her nedense Tom'dan hoşlanmıyorum.

He looks blue for some reason. - O her nedense mavi görünüyor.

neden
wherefrom
neden
causatively
neden
{i} rise

Why did you turn down his request for a pay rise? - Onun ücret artışı ile ilgili ricasını neden geri çevirdin?

It may give rise to serious trouble. - O, ciddi bir soruna neden olabilir.

neden
grounds
neden
matter for
neden
argument

Why do you always have to get so personal when we have an argument? - Bir anlaşmazlığımız olduğunda, neden her zaman bu kadar şahsi algılıyorsun?

neden
y (why)
neden
why on earth

Why on earth did you sell your newly-built house? - Allah aşkına neden yeni yapılmış evini sattın?

neden
score
neden
factor

I'm just a simple factory worker. Why do you bother me? - Ben sadece basit bir fabrika işçisiyim. Neden beni rahatsız ediyorsunuz?

neden
incentive
neden
matter of
neden
(Kanun) instance
neden
whyever
neden
motivation
neden
point

Why do I have to do this? What's the point? - Neden bunu yapmak zorundayım? Anlamı ne?

What's the point of us being here? - Burada olmamızın nedeni ne?

neden
matter

I don't know why it should matter. - Neden önemli olması gerektiğini bilmiyorum.

Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right? - Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?

neden
spring

Do you know why spring rolls are called spring rolls? - İngilizcede sigara böreğine neden bahar sarması dendiğini biliyor musun?

neden
whys
neden
the reason
neden
to cause
neden
the cause
neden
the cause of
neden
{i} case

That being the case, he had little to say. - Bu nedenle, onun söyleyecek çok az şeyi vardı.

her nedense
somehow for some reason or other
her nedense
somehow, for some reason, someway
her nedense
somehow

She was somehow incensed against me. - Her nedense bana karşı öfkeliydi.

Somehow you don't sound too good today. Is anything the matter? - Her nedense bugün çok iyi görünmüyorsun. Sorun mu var?

neden
cause, reason; why, what for
neden
cause; reason
neden
forwhy
neden
room

Why are you in my room? - Neden benim odamdasın?

Why don't we share a room? - Neden bir odayı paylaşmıyoruz?

neden
(Hukuk) reason, ground
neden
Why?/What for?/For what reason?/For what reason ...?/Why ...?
neden
inducement
neden
whence
neden
occasion
neden
wherefore
neden
seeds
neden
wherefores
neden
what for
neden
causation

Correlation doesn't equal causation. - Korelasyon nedenselliğe eşit değildir.

Correlation doesn't imply causation. - Korelasyon nedensellik anlamına gelmez.

التركية - التركية
Bilinmeyen, belli olmayan bir sebep dolayısıyla
Bilinmeyen, belli olmayan bir sebep dolayısıyla: "Eline sarılmak istedi, o da nedense elini vermekten çekiniyor."- M. Ş. Esendal
neden
Bir varlığı veya olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet
her nedense
Sebebi bilinmez
neden
Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılır; niçin
neden
Bir olayı veya durumu gerektiren veya doğuran başka olay veya durum, sebep
neden
Bir olayı veya durumu gerektiren veya doğuran başka olay veya durum, sebep: "İzmir'in işgali faciası, özel nedenlerden, onu ayrıca ilgilendiriyor."- A. İlhan
neden
Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılır; niçin: "Biz şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?"- H. Taner
nedense
المفضلات