Yakında bir telefon var mı?
- Is there a telephone nearby?
Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm.
- Although she lives nearby, I rarely see her.
Yakındaki parkta oynamaları söylendi.
- They were told to play in the nearby park.
Onu yakındaki bir eve taşıdılar.
- They carried him to a nearby house.
Tom'un varisli damarları var.
- Tom has varicose veins.
He stopped at a nearby store for some groceries.