near, but not in

listen to the pronunciation of near, but not in
الإنجليزية - التركية

تعريف near, but not in في الإنجليزية التركية القاموس.

outside
(şans/olasılık/vb.) uzak
outside
dış taraf

Kalenin dış tarafı beyaza boyandı. - The outside of the castle was painted white.

Duvar dış tarafta beyaz ve içeride yeşil. - The wall is white on the outside and green on the inside.

outside
dış

Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi. - Outside of him, no one else came to the party.

Bunu dışarı götürelim mi? - Shall we take this outside?

outside
sayfanın dış kısımlarında
outside
{s} dışarıda

TV izleme yerine dışarıda oynayın. - Play outside instead of watching TV.

Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi. - I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.

outside
{e} ötesine
outside
(İnşaat) dışarısı, dış taraf
outside
azami/uzak/dış
outside
{s} en çok
outside
edat dış taraf
outside
{e} den başka
outside
azami
outside
Dışta dışarı
outside
(isim) dış, dışarı, en fazla miktar, ileri uç bölgesi (saha)
outside
{e} dışına

Bir gün ülke dışına uçmak isteyeceğim. - One day I'll want to fly outside the country.

Tom'un arabasını deponun dışına park edilmiş gördüm. - I saw Tom's car parked outside the warehouse.

outside
{i} dış görünüş
outside
{s} dış kaynaklı
outside
{s} dışarıdaki

Bütün dikkatimi dışarıdaki manzaraya yöneltti. - He addressed my full attention to the landscape outside.

Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi. - I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.

الإنجليزية - الإنجليزية
outside

Jane Green lives outside New York City with her husband and children.