neşeli

listen to the pronunciation of neşeli
التركية - الإنجليزية
cheerful

He is always cheerful. - O her zaman neşelidir.

He is always cheerful and smiling. - O her zaman neşeli ve güler yüzlüdür.

{s} vivacious
gay
joyful

She was young, pure, joyful and naive. - O, genç, saf, neşeli ve toydu.

Christmas is a joyful time. - Noel neşeli bir zamandır.

cheery
jolly
easygoing
buoyant
breezy

I'm feeling kind of breezy today. - Bugün biraz neşeli hissediyorum.

airy
bright

The shops look merry with their bright toys and their green branches. - Dükkanlar, parlak oyuncakları ve yeşil dallarıyla neşeli görünüyor.

merry, cheerful, in good spirits; joyous, joyful
blithe
gamesome
debonaire
animate
sprightly
boon
hilarious

I thought it was hilarious. - Onun neşeli olduğunu düşündüm.

What Tom did was hilarious. - Tom'un yaptığı şey neşeliydi.

buoyed up
chirpy
cock-a-hoop
debonair
cheerfully

He walked down the street whistling cheerfully. - Neşeli şekilde ıslık çalarak caddede yürüdü.

sunny

The child captivates everyone with his sunny smile. - Çocuk neşeli gülüşüyle herkesi cezbediyor.

eupeptic
cheerful, cheery, good-humoured, gay, lively, hilarious, buoyant, joyful, joyous, jovial, merry, gleeful, sunny, blithe, bright, breezy, convivial, in high spirits, chirpy
exhilarated
bucked
merry

Peter is a merry fellow. - Peter neşeli bir adam.

I hope you have a merry Christmas. - Umarım neşeli bir Noel geçirirsin.

animated
{s} jovial
perk
{s} genial
heightened
frolicsome
full of beans
lightsome
light-hearted
sporty
lighthearted
sanguine
bubbly
convivial
{i} exhilarating
in high spirits
jocund
mirthful
lively
gleeful
festal
ebullient
upbeat

What's your favorite upbeat song? - Gözde neşeli şarkınız nedir?

When upbeat music starts playing, I just start dancing. - Neşeli müzik çalmaya başladığında, ben sadece dans etmeye başlarım.

good-humoured
jaunty
{s} slaphappy
merrymaking
{s} spirited
rollicking
riant
{s} perky
{s} joyous
{s} sportive
festive
riproaring
frolic
chirp
chipper
buxom
iocund
neşe
mirth
neşe
joy

It is easier to sympathize with sorrow than to sympathize with joy. - Üzüntüyü paylaşmak neşeyi paylaşmaktan daha kolaydır.

She was young, pure, joyful and naive. - O, genç, saf, neşeli ve toydu.

neşe
cheer

Cheer up! It will soon come out all right. - Neşelen! Yakında her şey iyi olacak.

He is always cheerful and smiling. - O her zaman neşeli ve güler yüzlüdür.

neşeli olmak
be joyful
neşeli, güleç
merry, cheerful
neşeli adam
gay dog
neşeli biçimde
sprightly
neşeli görünmek
appear cheerful
neşeli görünmek
look cheerful
neşeli kimse
gay bird
neşeli parti
clam
neşeli sesler çıkarmak
cheer
neşe
bliss
neşe
{i} glee
neşe
smile

The child captivates everyone with his sunny smile. - Çocuk neşeli gülüşüyle herkesi cezbediyor.

neşe
fun

He amused us with a funny story. - O, komik bir hikaye ile bizi neşelendirdi.

neşe
euphoria
neşe
(Konuşma Dili) animal spirits
neşe
frolic
neşe
sprightliness
neşe
radiance
neşe
gratification
neşe
merriment
neşe
gayness
neşe
friskiness
neşe
jollity
neşe
gayety
neşe
lift
neşe
blitheness
neşe
blit
neşe
cheeriness
sevimli, neşeli
cute, fun
Neşe
(isim) Merriment, joy
kapriçyo biçiminde neşeli beste
humoresque
neşe
buoyancy
neşe
vivacity
neşe
gaiety
neşe
pleasantry
neşe
brightness
neşe
raciness
neşe
joviality
neşe
joy, gaiety, merriment, mirth
neşe
esprit
neşe
jolliness
neşe
humour [Brit.]
neşe
exhilaration
neşe
cheerfulness
neşe
humor

We'd better humor Tom. - Tom'u neşelendirsek iyi olur.

neşe
hilarity
neşe
jocundity
neşe
gimp
neşe
merriness
neşe
{i} sunshine
neşe
sprightly
neşe
gladness
neşe
rejoicing
neşe
rollick
neşe
{i} humour
neşe
{i} spirit

He came home in high spirits. - O, neşeyle eve geldi.

Tom is in great spirits. - Tom'un neşesi yerinde.

التركية - التركية
Sevinçli, keyifli, şen: "Bugün ne kadar iyi, ne kadar neşeli olduğumu görüyor musunuz?"- R. N. Güntekin
Sevinçli, keyifli, şen bir biçimde: "Onu o kadar neşeli karşıladı ki hemen keyfi yerine geldi."- P. Safa
Sevinçli, keyifli, şen
Sevinçli, keyifli
pürneşe
neşveli
neşe
Üzüntülü olmamaktan doğan ve dışa vurulan sevinç, şetaret
neşe
Hafif sarhoşluk, çakırkeyf olma
neşe
Üzüntülü olmamaktan doğan ve dışa vurulan sevinç, şetaret: "Zaferin bütün neşesi bu ihtiyarda idi."- F. R. Atay
neşe
Hafif sarhoşluk, çakırkeyif olma
neşe
Dışa vuran sevinç