nafi̇le

listen to the pronunciation of nafi̇le
التركية - الإنجليزية

تعريف nafi̇le في التركية الإنجليزية القاموس.

nafile
{s} vain

We knocked at the door for five minutes, but in vain. - Biz beş dakika kapıyı çaldık, ama nafile.

He tried to give up smoking but in vain. - O sigarayı bırakmaya çalıştı ama nafile.

nafile
futile
nafile
unavailing
nafile
useless
nafile
useless, vain, futile, fruitless
nafile
Islam supererogatory (performance of the namaz, fasting). N
nafile
in vain

He tried to study all night, but in vain. - O bütün gece çalışmayı denedi, ama nafile.

He tried to give up smoking but in vain. - O sigarayı bırakmaya çalıştı ama nafile.

nafile
It's no use!
nafile
to no end
nafile
useless, futile; uselessly, in vain
nafile
in vain, for nothing, to no purpose
nafile
no dice
nafile yere
uselessly, in vain, for nothing
nafile yere
in vain, for nothing, to no purpose
nafile
uselessly
nafile
vainly
nafile
abortive
nafile
fruitlessly
değersiz, önemsiz; boş, nafile
insignificant, unimportant, vain, vain
nafile!
futile!
nafile
unprofitable
nafile
fruitless
nafile
empty
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Fık: Farz ve vâcibden gayrı mecburiyet olmadığı hâlde yapılan ibadet. Fazladan yapılan iş
(Osmanlı Dönemi) Torun
(Osmanlı Dönemi) Ganimet malı. Bahşiş. Atiyye
(Osmanlı Dönemi) Menfaatli olmayan. Ziyâdeden olan
(Hukuk) Boşanma; boşyere
NAFiLE
Yararsız, boşa giden, boş, işe yaramayan: "Delikanlı çağımızdaki cevher / Yalvarmak, yakarmak nafile bugün."- C. S. Tarancı
NAFiLE
Fazladan kılınan namaz veya tutulan oruç
NAFiLE
Boşuna, boş yere: "Avukata söyle, nafile beklemesin."- R. H. Karay
nafile
Boşa giden, işe yaramayan
nafile
Boşuna, boş yere
nafile
Yararsız, boşa giden, boş, işe yaramayan
nafile
Fazladan kılınan namaz ya da tutulan oruç
nafile namazı
Sevap kazanmak amacıyla farz ve vacip namazları dışında kılınan namaz
nafile yere
Boş yere, boşu boşuna
nafi̇le
المفضلات