n. commerce unrestricted by tariff or customs

listen to the pronunciation of n. commerce unrestricted by tariff or customs
الإنجليزية - التركية

تعريف n. commerce unrestricted by tariff or customs في الإنجليزية التركية القاموس.

free
bağımsız

Hiç kimse gerçekten özgür değildir, çünkü bağımsızlıklarının kölesi olan insanlar var. - Nobody is truly free, because there are people who are slaves of their independence.

Tom bir bağımsız yazar. - Tom is a freelance writer.

free
{s} bedava

Eğer bedavaysa, alabildiğiniz kadar alın. - If it's free, get as much as you can.

Mike çok nazikti. Arabamı bedava tamir ettirdi. - Mike was very kind. He got my car repaired for free.

free
beleş

Ve biz beleş bir pizza aldık. - And we got a free pizza.

Bu beleş bir gazetedir. - This is a free newspaper.

free
{s} muaf

Bu eşyalar vergiden muaf. - These goods are free of tax.

Batı Berlin Sovyet kontrolünden muaf kalacaktı. - West Berlin would remain free of Soviet control.

free
{s} doğal
free
(Bilgisayar) kullanıma açık
free
hür
free
azat
free
bağsız
free
izin vermek
free
özgür biçimde
free
cömert
free
{s} laubali, saygısız. z. bedava, parasız
free
sabit olmayan
free
serbestçe

Sığırlarının serbestçe başıboş gezinmelerine izin vermemeleri teşvik edildi. - They were encouraged not to let their cattle roam freely.

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.

free
laubali
free
{s} samimi
free
{s} meşgul olmayan, boş
free
{s} masrafsız
الإنجليزية - الإنجليزية
free
n. commerce unrestricted by tariff or customs

    الواصلة

    n. Com·merce un·re·stric·ted by tar·iff or cus·toms

    التركية النطق

    en kämırs ʌnristrîktîd bay terıf ır kʌstımz

    النطق

    /ˈen ˈkämərs ˌənrēˈstrəktəd ˈbī ˈterəf ər ˈkəstəmz/ /ˈɛn ˈkɑːmɜrs ˌʌnriːˈstrɪktɪd ˈbaɪ ˈtɛrəf ɜr ˈkʌstəmz/
المفضلات