Let's hope this boat engine doesn't give up the ghost when we're halfway to Hawaii.
- Hawaii'e giderken, bu kayık motorunun yarı yolda bozulmayacağını umalım.
Nothing's wrong with the engine, but my car won't move.
- Motorda sorun yok, fakat arabam hareket etmiyor.
I assemble car engines.
- Ben araba motorlarını monte ederim.
Gentlemen, start your engines.
- Beyler, motorlarınızı çalıştırın.
Internal combustion engines burn a mixture of fuel and air.
- İçten yanmalı motorlar, yakıt ve hava karışımını yakarlar.
Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
- Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
The number of motor vehicles in the city has increased.
- Şehirde motorlu taşıt sayısı arttı.
Welcome to the world of motor vehicles.
- Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz.
Tom invited me to go out on his motorboat.
- Tom onun motorbotuyla dışarı gitmem için beni davet etti.
I'd like to rent a motorboat.
- Bir motorbot kiralamak istiyorum.
She has excellent motor skills.
Bu makine, küçük bir elektrik motoru ile çalıştırılır.
- This machine is driven by a small electric motor.
Bu makine küçük bir motor tarafından çalıştırılıyor.
- This machine is driven by a small motor.
Motorlu Taşıtlar Bölümünde bir sürü arkadaşım var.
- I've got a lot of friends at the Department of Motor Vehicles.
Şehirde motorlu taşıt sayısı arttı.
- The number of motor vehicles in the city has increased.
Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz.
- Welcome to the world of motor vehicles.
Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
- Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
Felipe'nin iki arabası ve bir motosikleti var.
- Felipe has two cars and one motorcycle.
O sadece bir motosiklete değil fakat aynı zamanda bir arabaya da sahip.
- He's got not only a motorbike but also a car.
Tom motorlu tekneye hiç binmediğini söyledi.
- Tom said he'd never been in a motorboat.
Tom motorlu tekerlekli bir sandalye satın almak için yeterli paraya sahip değil.
- Tom doesn't have enough money to buy a motorized wheelchair.
Ben onun bir otomobil kazasında kötü yaralandığını duyunca çok şaşırdım.
- I am very much surprised to hear that he got badly injured in a motorcar accident.
Bu makine, küçük bir elektrik motoru ile çalıştırılır.
- This machine is driven by a small electric motor.