Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
- Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.
Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır.
- A quartet has one more member than a trio.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
- The more you know about him, the more you like him.
Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Could you please speak a little bit more slowly?
Biraz daha biber ekle.
- Add a little more pepper.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than her.
Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.
- Tom reads more books than anyone else I know.
Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Time is more precious than anything else.
Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.
- I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
- All I wanted was a little more attention.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
- A bat is no more a bird than a rat is.
Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.
- The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.
300,000'den daha fazla kişi Kanada Günü törenine katılmak için yağmur ve soğuğa göğüs gerdiler.
- More than 30,000 people braved the rain and cold to attend the Canada Day parade.
Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.
- The original and the copy are easily distinguished since the one is much more vivid than the other.
Maymunlar niçin diğer hayvanlardan daha çok evrim geçirdi?
- Why have the apes evolved more than other animals?
Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.
- In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker.
Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.
- You must be more careful to avoid making a gross mistake.
Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
- Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.
- It's useless to keep on thinking any more.
Burada devam eden göründüğünden daha fazlası var.
- There's more going on here than meets the eye.
Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
- Jon is far more attractive than Tom.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Aç gözlü insanlar her zaman daha fazla şey ister.
- Greedy people always want more stuff.
Tom'un ekleyecek daha fazla şeyi yoktu.
- Tom had nothing more to add.
İçecek daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more to drink.
Bu sahte çevrecilikten daha fazla bir şey değil.
- That's nothing more than greenwashing.
O az çok benim yaşımda.
- She's more or less my age.
Tom operasyondan sonra az çok normal bir hayat yaşayabildi.
- Tom was able to live a more or less normal life after the operation.
All of us seem to need some totalistic relationships in our lives. But to decry the fact that we cannot have only such relationships is nonsense. And to prefer a society in which the individual has holistic relationships with a few, rather than modular relationships with many, is to wish for a return to the imprisonment of the past—a past when individuals may have been more tightly bound to one another, but when they were also more tightly regimented by social conventions, sexual mores, political and religious restrictions.
There's more caffeine in my coffee than in the coffee you get in most places.
There are more ways to do this than I can count.
When it comes to parties, the more, the merrier.