Joan zor bir çocukluk geçirmesine rağmen büyük bir aktrist oldu.
- Joan became a great actress in spite of having had a difficult childhood.
Geçen Haziran Yumiko, bir çocukluk arkadaşıyla evlendi.
- Yumiko married a childhood friend last June.
Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
- It seems that the children will have to sleep on the floor.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- He gathered his children around him.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- He gathered his children around him.
Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
- It is dangerous for children to play in the street.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
- In childhood, time passes slowly.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- He gathered his children around him.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.