Keşke Tatoeba'da daha fazla azınlık dilleri olsa.
- I wish there were more minority languages in Tatoeba.
Azınlık haklarını korumalıyız.
- We have to stand up for minority rights.
Sergi ufak bir skandala neden oldu.
- The exhibition caused a minor scandal.
Tom ufak bir kazaya karıştı.
- Tom was involved in a minor accident.
Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
- It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
Bu sadece küçük bir başarısızlık.
- It's only a minor setback.
Önemsiz detaylar için üzülme.
- Don't worry about the minor details.
Bu önemsiz bir detay.
- That's a minor detail.
Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor.
- The law prohibits minors from smoking.
Reşit olmayan birinin refahını tehlikeye düşürdüğünüz için tutuklusunuz.
- You're under arrest for endangering the welfare of a minor.
Tom'un çalıştığı bar reşit olmayan kimselere alkollü içki sattığı için ruhsatını kaybetti.
- The bar where Tom works lost its license because they had been selling alcoholic drinks to minors.