O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
- That place is in the middle of nowhere.
En uzun parmak orta parmaktır.
- The middle finger is the longest.
Sen de ortancasın, değil mi?
- You're a middle child, too, aren't you?
Ben üç çocuktan ortanca olanım.
- I'm the middle child of three.
Ortaya oturmak istiyorum.
- I want to sit in the middle.
Tom'un arabası yolun ortasında park edilmiş.
- Tom's car is parked in the middle of the road.
Arabamız caddenin ortasında bozuldu.
- Our car broke down in the middle of the street.
Kağıdı ortadan katla.
- Fold the paper in the middle.
Gerçek ortada yatıyor.
- The truth lies in the middle.
Son zamanlarda, belimin etrafında biraz kilo alıyorum. Sanırım bu orta yaş yayılması.
- Recently, I've been putting on a little weight around my waist. I guess it's middle-age spread.
Onun kökenini belirlemek için orta çağlara geri gitmeliyiz.
- To determine its origin, we must go back to the middle ages.
He sneaked up on him in the middle of the night.
- He snuck up on him in the middle of the night.
You're reliable like a shack in the middle of a hurricane.
- You are reliable like a shack in the middle of a hurricane.