We have little money available for the research.
- Araştırma için mevcut az paramız var.
There were no tickets available for Friday's performance.
- Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu.
A study shows air pollution from forest fires exacerbates existing lung problems.
- Bir çalışma orman yangınlarından kaynaklanan hava kirliliğinin mevcut akciğer sorunlarını artırdığını göstermektedir.
The existing law concerning car accidents requires amending.
- Araba kazaları ile ilgili mevcut yasa değişiklikler gerektirir.
A lot of students are present at the meeting.
- Çok sayıda öğrenci toplantıda mevcut.
All but Tom were present.
- Tom'un dışında herkes mevcuttu.
We cannot offer a further price reduction under the current circumstances.
- Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.
Tom met with Mary to discuss the current financial crisis at the company.
- Tom şirkette mevcut mali krizi tartışmak üzere Mary ile bir araya geldi.
The chakras are constantly spinning. If they weren't, the physical body couldn't exist.
- Çakralar sürekli dönüyor. Eğer olmasalar, fiziksel beden mevcut olamazdı.
One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store.
- iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.
That book is available in only one store.
- O kitap sadece bir mağazada mevcut.