meteliksiz

listen to the pronunciation of meteliksiz
التركية - الإنجليزية
penniless
{s} broke

I thought you were broke. - Meteliksiz olduğunu düşündüm.

I want to go with you, but I'm broke. - Seninle gitmek istiyorum fakat meteliksizim.

upper
(Konuşma Dili) hard up

Tom was hard up for money and said he would take any job he was offered. - Tom meteliksizdi ve önerilen herhangi bir işi kabul edeceğini söyledi.

They are always hard up for food. - Onlar yiyecek için her zaman meteliksiz.

impecunious
broke to the wide
flat broke
skint
shirtless
stony broke
stone-broke
penniless, broke, skint, impecunious
on the rocks
penniless, flat broke
strapped
not worth a red cent
stonebroke
meteliksiz (cebi delik)
(deyim) stony-broke
meteliksiz kalmak
to lose one's shirt
meteliksiz kalmak
(deyim) without a red cent
meteliksiz kalmak
(deyim) flat on one's back
meteliksiz kalmak
be cleaned out
meteliksiz olmak
to be stone broke
meteliksiz olmak
not to have a bean
meteliksiz olmak
(deyim) without a red cent
meteliksiz olmak
(deyim) not have a red cent
التركية - التركية
Parası olmayan, züğürt: "Artık senin gibi sarhoş, meteliksiz herifle yaşayamam."- S. Birsel
Parası olmayan, züğürt
meteliksiz
المفضلات