merkezleştirme

listen to the pronunciation of merkezleştirme
التركية - الإنجليزية

تعريف merkezleştirme في التركية الإنجليزية القاموس.

merkez
centre

The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over. - Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.

The post office is in the town centre. - Postane şehir merkezinde.

merkez
headquarters

The corporate headquarters is in Los Angeles. - Şirket merkezi Los Angeles'ta.

I didn't visit the headquarters of Twitter. - Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.

merkez
center

Tokyo, as you know, is one of the financial centers of the world. - Tokyo, bildiğiniz gibi,dünyanın finans merkezlerinden biridir.

The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period. - Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.

merkez
heart
merkez
{i} hub

Do you come from your hub? - Kendi merkezinizden mi geliyorsun?

The US Department of Agriculture established seven new “regional climate hubs” to help farmers and ranchers adapt their operations to a changing climate. - ABD Tarım Bakanlığı çiftçilerin ve çiftlik sahiplerinin işletmelerini değişen iklime uyarlamalarına yardımcı olmak için yedi yeni bölgesel iklim merkezi kurdu.

merkez
focal
merkez
navel
merkez
bosom
merkez
registered office
merkez
home base
merkez
hub of
merkez
nerve center
merkez
center point

Every beloved object is the center point of a paradise. - Her sevgili nesne, bir cennetin merkez noktasıdır.

merkez
administrative centre
merkez
core
merkez
central

Is the central heating warm enough in the winter? - Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?

The central nervous system consists of four organs. - Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur.

merkez
omphalos
merkez
central office
merkez
base

Corsairfly is an airline based in Paris. - Corsairfly, Paris merkezli bir havayoludur.

Our company's base is in Tokyo. - Şirketimizin merkezi Tokyo'dadır.

merkez
seat
merkez
centrum
merkez
station

The next stop is Berlin Central Station. - Bir sonraki durak Berlin Merkez İstasyonu

There is a station in the center of the city. - Şehrin merkezinde bir istasyon var.

merkez
kentron
merkez
focus
merkez
arterial
merkez
chief office
merkez
artery
merkez
head office

Our head office is in Boston. - Bizim genel merkezimiz Boston'dadır.

In our head office, we have two meeting rooms. - Bizim merkez ofisimizde iki tane toplantı salonumuz var.

merkez
centric
merkez
centrically
merkez
centrical
merkez
centerline
merkez
on center
merkez
center on
merkez
headquarters, main office (of a firm)
merkez
centre [Brit.]
merkez
(Hukuk) centre, registered office, seat, headquarters
merkez
governmental administrative center (for a region)
merkez
centre, center; headquarters, central office, head office; administrative centre; police station karakol
merkez
origin
merkez
center (centre)
merkez
hotbed
merkez
root
merkez
omphaloe
merkez
center,centre
merkez
exchange

New York is the center of the stock exchange in America. - New York Amerika'da borsanın merkezidir.

merkezleştirmek
centralize
التركية - التركية
Merkezleştirmek işi
MERKEZ
(Osmanlı Dönemi) Geo: Dairenin orta noktası. Çaplarının kesim noktası
MERKEZ
(Osmanlı Dönemi) Şubeleri bulunan bir teşkilâtın idâre olunduğu ve emir veren yeri, makamı. Bir şeyin en işlek yeri. Teşkilât olan yerin en yüksek makamı
MERKEZ
(Osmanlı Dönemi) (Rekz. den) Bir şeyin ortası. Vasat. Yol. Durum, vaziyet. Hal, suret
Merkez
üs
Merkez
özek
Merkez
(Osmanlı Dönemi) KÜRSİ
merkez
Bir kapalı eğrinin veya bazı çokgenlerde köşegenlerin kesişme noktası
merkez
Bir dairenin veya bir küre yüzeyinin her noktasından aynı uzaklıkta bulunan iç nokta, özek
merkez
Bir işin yoğun olarak yapıldığı yer
merkez
Biçim, durum, yol
merkez
(Osmanlı Dönemi) bir şeyin ortası, bir şeyin en işlek yeri
merkez
Polis karakolu
merkez
Polis karakolu: "Sizi merkezimize gönderip tevkif ettireceğim."- A.Gündüz
merkez
Bir ülkenin, bölgenin veya kuruluşun yönetim yeri
merkez
Bir işin yoğun olarak yapıldığı yer: "İki harp esnasında, burası kolay kazançların, vurgunculuğun en işlek merkezlerinden biriydi."- Y. K. Karaosmanoğlu
merkez
Belirli bir yerin ortası
merkez
Bir işin öğretildiği yer
merkezleştirmek
Merkez durumuna getirmek
merkezleştirme
المفضلات