merkezde

listen to the pronunciation of merkezde
التركية - الإنجليزية
center
The point in the interior of any figure of any number of dimensions that has as its coordinates the arithmetic mean of the coordinates of all points on the perimeter of the figure (or of all points in the interior for a center of volume)
The point in the interior of a circle that is equidistant from all points on the circumference of the circle
To concentrate on (something), to pay close attention to (something)
{i} middle, midpoint, place located in the middle; organization or place which offers a specific kind of service or activity (i.e. medical center, sports center, etc.); filling of food (such as doughnut, chocolate, etc.); main area of a city; focus of attention; (Ice Hockey) player who takes part in a face-off at the start of play; (Baseball) center field
To place or fix in the center or on a central point
Generally speaking, the vertical axis of a tropical cyclone, usually defined by the location of minimum wind or minimum pressure The cyclone center position can vary with altitude In advisory products, refers to the center position at the surface
the sweet central portion of a piece of candy that is enclosed in chocolate or some other covering politically moderate persons; centrists the middle of a military or naval formation; "they had to reinforce the center"
To be collected to a point; to be concentrated; to rest on, or gather about, as a center
The player in the center of a team's forward line He takes most of the faceoffs and often leads an attack by carrying the puck into the attacking zone, then shooting or passing to a teammate
(ice hockey) the person who plays center on a hockey team
To be placed in a center; to be central
CENTER is an element that centers the text it contains in the browser window
(football) the person who plays center on the line of scrimmage and snaps the ball to the quarterback; "the center fumbled the handoff"
mercantile establishment consisting of a carefully landscaped complex of shops representing leading merchandisers; usually includes restaurants and a convenient parking area; a modern version of the traditional marketplace; "a good plaza should have a movie house"; "they spent their weekends at the local malls"
(basketball) the person who plays center on a basketball team (ice hockey) the person who plays center on a hockey team move into the center; "That vase in the picture is not centered"
a place where some particular activity is concentrated; "they received messages from several centers"
a pass from a player located near the sideline towards the middle of the field; used to get the ball closer to the front of the goal; also called a cross
a position on a basketball team of the player who participates in the center jump to start the game
the choicest or most essential or most vital part of some idea or experience; "the gist of the prosecutor's argument"; "the heart and soul of the Republican Party"; "the nub of the story"
see centre. the American spelling of centre. Center Party civic center Kennedy Center for the Performing Arts Lincoln Center for the Performing Arts Manzanar Relocation Center Rockefeller Center World Trade Center
merkez
centre

The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over. - Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.

Protestors rallied in a last-ditch effort to save the medical centre from closing down. - Protestocular tıp merkezini kapanmaktan kurtarmak için son bir gayretle yürüdüler.

merkez
headquarters

Tom was arrested and immediately taken to headquarters. - Tom tutuklandı ve hemen merkeze götürüldü.

Our company's headquarters are in Tokyo. - Şirketimizin merkezi Tokyo'dadır.

merkez
center

Tokyo, as you know, is one of the financial centers of the world. - Tokyo, bildiğiniz gibi,dünyanın finans merkezlerinden biridir.

The bus will take you to the center of the city. - Otobüs seni şehir merkezine götürecek.

merkez
heart
merkezde olan
central
merkezde olmak
to run along (certain) lines, be of (a certain) nature: Fikirlerim bu merkezdedir. My thoughts run along these lines
merkezde toplamak
centre [Brit.]
merkezde toplamak
center
merkezde toplamak
centralize
merkezde toplanmak
center
merkezde toplanmak
centre [Brit.]
merkezde toplanmak
be centralized
merkez
{i} hub

The US Department of Agriculture established seven new “regional climate hubs” to help farmers and ranchers adapt their operations to a changing climate. - ABD Tarım Bakanlığı çiftçilerin ve çiftlik sahiplerinin işletmelerini değişen iklime uyarlamalarına yardımcı olmak için yedi yeni bölgesel iklim merkezi kurdu.

Zürich is considered to be a major financial hub. - Zürich büyük bir finansal merkez olarak kabul edilir.

merkez
focal
merkez
navel
merkez
bosom
merkez
registered office
merkez
home base
merkez
hub of
merkez
nerve center
merkez
center point

Every beloved object is the center point of a paradise. - Her sevgili nesne, bir cennetin merkez noktasıdır.

merkez
administrative centre
merkez
core
merkez
central

My office is in the central area of the city. - Ofisim kentin merkezinde.

Would you please meet me at Yaesu central gate of Tokyo Station on Monday, May 10th at 3:00 p.m.? - On Mayıs öğleden sonra üçte, pazartesi gün beni Tokyo İstasyonunun Yaesu merkez kapısında karşılar mısın?

merkez
omphalos
merkez
central office
merkez
base

Our company's base is in Tokyo. - Şirketimizin merkezi Tokyo'dadır.

Corsairfly is an airline based in Paris. - Corsairfly, Paris merkezli bir havayoludur.

merkez
seat
merkez
centrum
merkez
station

This road will lead you to the station and the city center. - Bu yol seni istasyona ve şehir merkezine götürecek.

The next stop is Berlin Central Station. - Bir sonraki durak Berlin Merkez İstasyonu

merkez
kentron
merkez
focus
merkez
arterial
merkez
chief office
merkez
artery
merkez
head office

Our head office is in Boston. - Bizim genel merkezimiz Boston'dadır.

He was transferred to the head office in Tokyo. - O Tokyo'daki merkeze transfer edildi.

merkez
centric
merkez
centrically
merkez
centrical
merkez
centerline
merkez
on center
merkez
center on
bu merkezde
1. in this sense, to this effect. 2. more or less like this
merkez
headquarters, main office (of a firm)
merkez
centre [Brit.]
merkez
(Hukuk) centre, registered office, seat, headquarters
merkez
governmental administrative center (for a region)
merkez
centre, center; headquarters, central office, head office; administrative centre; police station karakol
merkez
origin
merkez
center (centre)
merkez
hotbed
merkez
root
merkez
omphaloe
merkez
center,centre
merkez
exchange

New York is the center of the stock exchange in America. - New York Amerika'da borsanın merkezidir.

التركية - التركية

تعريف merkezde في التركية التركية القاموس.

MERKEZ
(Osmanlı Dönemi) Geo: Dairenin orta noktası. Çaplarının kesim noktası
MERKEZ
(Osmanlı Dönemi) Şubeleri bulunan bir teşkilâtın idâre olunduğu ve emir veren yeri, makamı. Bir şeyin en işlek yeri. Teşkilât olan yerin en yüksek makamı
MERKEZ
(Osmanlı Dönemi) (Rekz. den) Bir şeyin ortası. Vasat. Yol. Durum, vaziyet. Hal, suret
Merkez
üs
Merkez
özek
Merkez
(Osmanlı Dönemi) KÜRSİ
merkez
Bir kapalı eğrinin veya bazı çokgenlerde köşegenlerin kesişme noktası
merkez
Bir dairenin veya bir küre yüzeyinin her noktasından aynı uzaklıkta bulunan iç nokta, özek
merkez
Bir işin yoğun olarak yapıldığı yer
merkez
Biçim, durum, yol
merkez
(Osmanlı Dönemi) bir şeyin ortası, bir şeyin en işlek yeri
merkez
Polis karakolu
merkez
Polis karakolu: "Sizi merkezimize gönderip tevkif ettireceğim."- A.Gündüz
merkez
Bir ülkenin, bölgenin veya kuruluşun yönetim yeri
merkez
Bir işin yoğun olarak yapıldığı yer: "İki harp esnasında, burası kolay kazançların, vurgunculuğun en işlek merkezlerinden biriydi."- Y. K. Karaosmanoğlu
merkez
Belirli bir yerin ortası
merkez
Bir işin öğretildiği yer
merkezde
المفضلات