تعريف memnun memnun في التركية الإنجليزية القاموس.
- memnun etmek
- please
She's hard to please.
- Onu memnun etmek zor.
My immediate boss is tough to please.
- Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
- memnun
- satisfied
Weren't they satisfied?
- Memnun kalmadılar mı?
On the whole I am satisfied with the result.
- Bütün olarak ben sonuçtan memnunum.
- memnun
- pleased
I'm pleased to meet you.
- Seninle tanıştığıma memnun oldum.
I'm pleased with these shoes.
- Bu ayakkabılardan memnunum.
- memnun
- glad
I'll be glad if you will help me.
- Yardım edersen memnun olurum.
I'm so glad I met you.
- Seninle tanıştığıma memnun oldum.
- memnun
- content
Jane is very content with her job and has no desire to quit it.
- Jane işinden çok memnun ve çıkma arzusu yok.
A look of contentment appeared on his face.
- Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- memnun edici
- satisfactory
- memnun etmek
- gratify
- halinden memnun
- contented
Tom never was contented.
- Tom asla halinden memnun değildi.
- memnun
- gratified
- memnun etmek
- satisfy
Some doctors will say anything to satisfy their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek bir şey diyecektir.
Tom is impossible to satisfy.
- Tom'u memnun etmek imkansız.
- memnun etmek
- make happy
- memnun olmak
- be pleased
- memnun olmak
- 1. to be pleased, be happy; to be satisfied. 2. to be pleased that .... 3. to be pleased with (someone, something)
- kendinden memnun
- smug
- kendinden memnun olma
- self-satisfaction
- memnun
- (Argo) rapt
- memnun
- elated
- memnun
- elate
- memnun eder şekilde
- satisfactorily
- memnun ederek
- pleasing
- memnun edici
- pleasurable
- memnun edilmemiş
- unsatisfied
- memnun etmek
- make glad
- memnun etmek
- gratified
- memnun etmek
- pleasing
- memnun kalmak
- be satisfied
- memnun kalmamak
- be dissatisfied
- memnun kılmak
- content
- memnun olarak
- contentedly
- memnun oldum
- glad to meet you
Hello. I'm Jarmila Kučerová. I'm glad to meet you.
- Merhaba. Ben Jarmila Kucerova. Tanıştığımıza memnun oldum.
I'm glad to meet you, too, Tom.
- Ben de seninle tanıştığıma memnun oldum, Tom.
- memnun olmak
- be glad of
- memnun olmak
- pleased to
- memnun olmak
- (Argo) gadgeter
- memnun olmak
- satisfied
Customers have to be satisfied.
- Müşteriler memnun olmak zorundadır.
Tom is far from satisfied with Mary's work.
- Tom Mary'nin çalışmasından memnun olmaktan uzaktır.
- memnun olmak
- be obliged
- memnun olmak
- content
- memnun olmak
- to be glad
- memnun olmak
- be content
- memnun olmak
- pleased
I am far from pleased with your behavior.
- Davranışından memnun olmaktan uzağım.
- memnun olmak
- to be content
- memnun olmak
- glad
- memnun olmak
- be satisfied
Customers have to be satisfied.
- Müşteriler memnun olmak zorundadır.
- memnun olmuş
- pleased
- memnun olurum
- i will be glad
I will be glad if I can serve you in any way.
- Size herhangi bir şekilde hizmet edebilirsem memnun olurum.
- memnun etmek
- Please, delight, gladden, satisfy
- memnun oldum
- I was pleased
- memnun oldum!
- I'm glad!
- memnun olma
- be satisfied
- memnun olmak
- Be glad
I'll be very glad if you help me.
- memnun olmamak
- not to be pleased with
- tanıştığıma memnun oldum
- Nice to meet you
- tanıştığımıza memnun oldum!
- nice to meet you!
- çok memnun oldum
- I was very pleased
- artık memnun olmayan
- out of conceit with
- burada kalmaktan memnun musunuz
- Do you like staying here
- daha memnun olarak
- liefer
- duyduğuma memnun oldum
- I am gratified to hear
- halinden memnun
- self-satisfied
- halinden memnun
- complacent
- halinden memnun
- self complacent
- halinden memnun olma
- complacence
- halinden memnun olma
- complacency
- hem İsa'yı hem de Musa'yı memnun etmek
- colloq . to try to meet conflicting demands at the same time
- hiç memnun olmayan
- grouchy
- kendi halinden memnun
- self complacent
- kendi kendinden memnun
- self-satisfied
- kendinden memnun bir şekilde
- complacently
- kendinden memnun olmak
- be pleased with oneself
- memnun
- delighted
I found Jane delighted at the play.
- Jane'i partide memnun buldum.
I'm delighted to make your acquaintance.
- Tanıştığımıza memnun oldum.
- memnun
- rejoiced at
- memnun
- chuffed
- memnun
- pleased, glad, happy, content, contented
- memnun
- gladsome
- memnun
- rejoiced
- memnun
- grateful
We're grateful to be alive.
- Hayatta olduğumuz için memnunuz.
I'm grateful that you're safe.
- Güvende olduğuna memnunum.
- memnun
- happy
Tom wasn't happy about the situation.
- Tom durumdan memnun değildi.
I am not happy with my job.
- İşimden memnun değilim.
- memnun bir şekilde
- satisfiedly
- memnun bir şekilde
- contently
- memnun bir şekilde
- gratifiedly
- memnun edeme
- fail to satisfy
- memnun edememek
- dissatisfy
- memnun edici
- gladsome
- memnun edici bir şekilde
- pleasingly
- memnun edici bir şekilde
- pleasurably
- memnun edici şekilde
- enjoyably
- memnun etme
- dissatisfy
- memnun etme
- satisfaction
- memnun etmek
- to please, make (someone) happy; to satisfy
- memnun etmek
- charm
- memnun etmek
- suit
- memnun etmek
- oblige
- memnun etmek
- humour [Brit.]
- memnun etmek
- content
- memnun etmek
- to please, to delight, to gladden, to satisfy
- memnun etmek
- humor
- memnun etmek
- comfort
- memnun etmek
- rejoice
- memnun etmek
- gladden
- memnun etmek
- indulge
- memnun etmek (taviz vererek)
- placate
- memnun etmeye çalışmak
- shine up to
- memnun oldum
- I am pleased to do so
- memnun olmak
- glory
- memnun olmak
- to be pleased, to be glad
- memnun olmak
- ( dan) be pleased with
- memnun olmak
- be gratified
- memnun olmak
- be charmed
- memnun olmamak
- be displeased at
- memnun olmamak
- be displeased with
- memnun olmamak
- not to be happy with
- memnun olmayan
- ungratified
- memnun olmayan
- malcontent
- tanıştığımıza memnun oldum
- It's nice to meet you
- tanıştığımıza memnun oldum
- how do you do?
- ziyaretinizden memnun kaldınız mı
- Did you enjoy your stay
- çok memnun
- overjoyed
Tom will be overjoyed.
- Tom çok memnun olacak.
Tom didn't seem exactly overjoyed to see us.
- Tom bizi görmek için tam olarak çok memnun görünmüyordu.
- çok memnun
- over happy
- çok memnun kaldım
- I've enjoyed my stay
- çok memnun kalmak
- overjoy
- İsa'yı küstürdü, Muhammet'i memnun edemedi
- (Konuşma Dili) He tried to help but pleased nobody