تعريف measuring في الإنجليزية التركية القاموس.
- değer biçme
- ölçüm
- ölçü
Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.
- ׁWe're measuring the depth of the river.
Marangoz döşemeyi ölçüyor.
- The carpenter is measuring the floor.
- {f} ölç
Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.
- I wonder how a government would go about measuring gross national happiness.
Marangoz döşemeyi ölçüyor.
- The carpenter is measuring the floor.
- ölçme
Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.
- The thermometer is an instrument for measuring temperature.
Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.
- I wonder how a government would go about measuring gross national happiness.
- ölçerek
- (isim) ölçme
- measure
- ölçmek
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
Sıcaklığını ölçmek istiyoruz.
- We want to measure your temperature.
- measure
- tedbir
Yangın yetersiz tedbirlerle önlenemez.
- Fire cannot be prevented by half measures.
Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.
- Greece is taking radical measures to prevent a collapse of its financial system.
- measure
- {i} önlem
O etkin önlemler alamadı.
- He could not take effective measures.
Sert zamanlar sert önlemler gerektirir.
- Drastic times call for drastic measures.
- measure
- ölçü
Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
- There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
- Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
- measuring apparatus
- ölçme aleti
- measuring bridge
- (Bilgisayar,Teknik) ölçme köprüsü
- measuring chain
- (Bilgisayar,Teknik,Ticaret) ölçüm zinciri
- measuring device
- ölçme aygıtı
- measuring device
- (Tıp) ölçek
- measuring device
- ölçüm cihazı
- measuring devices
- ölçüm cihazları
- measuring element
- (Bilgisayar,Teknik) ölçme öğesi
- measuring error
- ölçüm hatası
- measuring error
- (Bilgisayar,Teknik,Ticaret) ölçme hatası
- measuring instrument
- (Teknik,Ticaret) ölçme cihazı
- measuring instruments
- (Mekanik) ölçme aletleri
- measuring instruments
- (Mekanik) ölçme cihazları
- measuring microscopes
- (Ticaret) ölçüm mikroskopları
- measuring range
- (Bilgisayar,Teknik) ölçme erimi
- measuring range
- ölçüm alanı
- measuring range
- (Otomotiv,Ticaret) ölçme aralığı
- measuring range
- ölçüm aralığı
- measuring relay
- (Bilgisayar) ölçme rölesi
- measuring system
- (Ticaret) ölçme sistemi
- measuring system
- ölçüm sistemi
- measuring system
- (Bilgisayar,Teknik) ölçme dizgesi
- measuring tape
- şerit metre
- measuring technique
- ölçme tekniği
- measuring and folding machine
- ölçme katlama makinesi
- measuring and rolling machine
- ölçme sarma makinesi
- measuring apparatus
- ölçme aygıtı
- measuring bridge
- ölçü köprüsü
- measuring chain
- ölçme zinciri
- measuring device
- ölçü aleti
- measuring device
- ölçme aleti
- measuring dial
- ölçüm kadranı
- measuring flask
- ölçü şişesi
- measuring glass
- ölçü kabı
- measuring glass
- dereceli ölçü şişesi
- measuring instrument
- ölçme aygıtı
- measuring instrument
- ölçme aleti
- measuring instruments
- ölçüm aletleri
- measuring jar
- ölçülü büret
- measuring machine
- ölçme makinesi
- measuring point
- ölçü noktası
- measuring rod
- ölçü çubuğu
- measuring rod
- ölçü değneği
- measuring stick
- ölçü çubuğu
- measuring tank
- ölçü kabı
- measuring tape
- ölçme şeridi
- measuring cost
- ölçüm maliyetleri
- measuring tape
- uzunluk şeridi. mezura
- measuring wind speed and direction
- ölçme rüzgar hızı ve yönü
- measuring and folding machine
- (Tekstil) ölçme-katlama makinesi
- measuring and rolling machine
- (Tekstil) ölçme-sarma makinesi
- measuring assembly
- ölçüm düzeneği
- measuring assembly
- ölçme düzeneği
- measuring board
- (Denizbilim) ölçme tahtası
- measuring bridge
- olcme koprusu
- measuring clock
- ölçme saati
- measuring coil
- ölçü bobini
- measuring core
- ölçme özü
- measuring cup
- ölçü kabı
- measuring cup
- ölçülü kap
- measuring cylinder
- (Otomotiv) ölçüm silindiri
- measuring cylinder
- (Kimya) ölçülü silindir
- measuring data
- ölçüm dataları
- measuring data
- ölçüm verisi
- measuring direction
- (Otomotiv) ölçme yönü
- measuring drawer
- (Bilgisayar) ölçüm çizicisi
- measuring element
- olcme ogesi
- measuring equipment
- ölçme ekipmanı
- measuring equipment
- ölçüm ekipmanı
- measuring error
- olcme hatasi
- measuring flask
- (Tıp) ölçüm tüpü
- measuring flume
- ölçüm kanalı
- measuring gate
- ölçme kapağı
- measuring gate
- ölçüm kapağı
- measuring gauge
- ölçme masdarı
- measuring glass
- dereceli cam ölçü kabı
- measuring jar
- dereceli ölçü kabı
- measuring jar
- ölçülü buret
- measuring lag
- ölçme gecikmesi
- measuring magnifier
- (Askeri) ÖLÇEKLİ BÜYÜTEÇ: Küçük mesafeleri ölçmek için bir şebekesi bulunan büyültücü alet
- measuring magnifier
- (Askeri) ölçekli büyüteç
- measuring method
- ölçme yöntemi
- measuring methods
- ölçme yöntemleri
- measuring notch
- (Otomotiv) ölçme çentiği
- measuring notch
- (Otomotiv) ölçüm işareti
- measuring orifice
- ölçü deliği
- measuring panel
- ölçüm panosu
- measuring plate
- (Otomotiv) ölçme klapesi
- measuring point
- (Otomotiv) ölçme iğnesi
- measuring position
- (Otomotiv) ölçüm konumu
- measuring position
- (Otomotiv) ölçü pozisyonu
- measuring range
- olcme erimi
- measuring result
- (Ticaret) ölçme sonucu
- measuring rim
- (Otomotiv) ölçüm jantı
- measuring road gradient
- yol meyli ölçümü
- measuring section
- ölçüm kesiti
- measuring set
- ölçüm aleti
- measuring sill
- ölçüm eşiği
- measuring socket
- ölçme soketi
- measuring spark gap
- olcen tirnak araligi
- measuring spark gap
- (Bilgisayar,Teknik) ölçen tırnak aralığı
- measuring spoon
- ölçü kaşığı
- measuring staff
- ölçü direği
- measuring stand
- ölçek taşıyıcısı
- measuring stand
- manyetik ayak
- measuring system
- olcme dizgesi
- measuring tape reel
- ölçüm bandı makarası
- measuring techniques
- (Nükleer Bilimler) ölçme teknikleri
- measuring transducer
- (Bilgisayar,Teknik) ölçme dönüştürücüsü
- measuring transducer
- olcme donusturucusu
- measuring tube
- ölçüm tübü
- measuring tyre
- ölçüm tekerleği
- measuring veir
- ölçüm savağı
- measuring weir
- ölçü savağı
- measuring wheel
- mesafe ölçü tekerleği
- medicine measuring spoon
- (Tıp) ilaç ölçü kaşığı
- measure
- had
- measure
- ayarlamak
- measure
- ölçme birimi
- measure
- (İnşaat) ölçüt
- measure
- karşılaştırmak
- measure
- ölçüm yapmak
- measure
- ölçüleri ... olmak
- measure
- hadsiz
- measure
- endazelemek
- measure
- mevzun
- measure
- endaze
- measure
- düzgün
- measure
- kriter
O sadece beklenen kriterlere uymuyor.
- He just doesn't measure up.
- measure
- şiir ölçü
- measure
- uydurmak
- measure
- düzenli
- remote measuring
- uzaktan ölçme
- tension measuring
- (Tıp) tansiyon ölçme
- colour measuring instrument
- renk ölçme aleti
- distance measuring equipment
- mesafa ölçme teçhizatı
- length measuring
- uzunluk ölçümü
- level measuring set
- seviye ölçü aygıtı
- measure
- ölçüsünde olmak
- measure
- {f} ölç
Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
- Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
Yatağın uzunluğunu ölçtü.
- He measured the length of the bed.
- measure
- nispet
- measure
- sınır
- measure
- ölçme aygıtı
- measure
- ölçme jüyesi
- measure
- oran
Enflasyonun başka dönemini önlemek için bir önlem olarak, bizim hükümet faiz oranlarını yükseltti.
- As a measure to prevent another period of inflation, our government has jacked up interest rates.
Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
- You can use a psychrometer to measure relative humidity.
- measure
- ölçü birimi
Tom, inatçı olmasına rağmen, büyük fıçı ölçü birimi yerine, mantıklı olan metrik sistemi değiştirmeyi reddediyordu.
- Tom, stubborn as he was, refused to change to the sensible metric system, preferring to measure volume in hogsheads instead.
Acre bir ölçü birimidir; Akra, Gana'nın başkentidir ve Acre, bir Brezilya eyaletidir.
- An acre is a unit of measurement; Accra, the capital of Ghana, and Acre, a Brazilian state.
- measure
- miktar
Harvard'ın bilim adamları, çocuk sahibi olan veya olmayan 58 bekâr ve evli erkek tükürüğündeki erkek hormon miktarını ölçtü.
- Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.
- glass measuring device
- cam ebatlama makinesi
- measure
- metraj çıkarmak
- measure
- ölçüye
- transmission measuring set
- iletim ölçme donanımı
- accuracy of a measuring instrument
- olcme aletinin dogrulugu
- analog measuring equipment
- analog olcme aleti
- analog measuring equipment
- (Bilgisayar,Teknik) analog ölçme aleti
- analog measuring instrument
- analog olcme aygiti
- bias error of a measuring instrument
- olcme aygitinin yanlilik hatasi
- digital measuring instrument
- sayisal olcme aleti
- dimensional measuring systems
- (Ticaret) boyutsal ölçüm sistemleri
- distance measuring equipment
- (Askeri) mesafe ölçüm cihazı
- electronic measuring instrument
- elektronik olcme aleti
- gauging of a measuring instrument
- olcme aygitinin mastarlanmasi
- graduated measuring cylinder
- (Tıp) dereceli ölçüm silindiri
- indicating measuring instrument
- gostergeli olcme aygiti
- indication of a measuring instrument
- olcme aygitinin gosterge degeri
- inertial measuring unit; intermatrix unit
- (Askeri) atalet ölçü birimi; imla maddeleri arası birim
- instrinsic error of a measuring instrument
- olcme aygitinin yapisal hatasi
- integrating measuring instrument
- tumlevsel olcme aygiti
- length measuring system
- (Tekstil) uzunluk ölçüm sistemi
- limits of error of a measuring instrument
- olcme aygitinin hata sinirlari
- measure
- angular measure açı ölçüsü
- measure
- (Askeri) ÖNLEME, TEDBİR, ÖLÇÜ
- measure
- {f} 1. ölçmek; ölçüsünü almak: Measure the height of that door right now! O kapının yüksekliğini hemen ölç! The tailor is measuring me for a
- measure
- {f} süzmek
- measure
- (Tekstil) ölçü: ölçmek
- measure
- full measure tam ölçü
- measure
- {i} derece
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- measure
- {i} ölçek
- measure
- her hangi bir ölçü sistemi
- measure
- {f} tartmak
- measure
- {i} vezin
- measure
- {i} ölçüm
Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı.
- The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner.
Ölçümler hassas olmalı.
- The measurements must be precise.
- measure
- son derece
Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
- The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- measure
- beyond measure hadden aşırı
- measure
- {i} müz. ölçü
- measure
- ölçmek; ölçüsünü almak: Measure the height of that door right now! O kapının yüksekliğini hemen ölç! The tailor is measuring me for a
- measure
- {f} ölçüsünü almak
- measure
- hudut
- measure
- {f} dikkatle bakmak
- measure
- çaplamak
- measure
- çaplamamak
- recording measuring instrument
- kaydeden ölçme aygıtı
- recording measuring instrument
- kaydeden olcme aygiti
- recording measuring instrument
- kaydedici ölçme aleti
- repeatability of a measuring instrument
- olcme aygitinin yinelenebilirligi
- shrinkage measuring device
- (Tekstil) çekme ölçüm aleti
- specified measuring range
- (Bilgisayar) belirlenmiş ölçme erimi
- totalizing measuring instrument
- tumleyici olcme aygiti
- tracking error of a measuring instrument
- olcme aygitinin izleme hatasi
- upstream measuring section
- sugelim ölçüm kesiti
- upstream measuring section
- memba ölçüm kesiti
- upstream measuring section
- akış yukarı ölçüm kesiti
- zero error of a measuring instrument
- olcme aygitinin sifir hatasi
- zero of a measuring instrument
- olcme aygitinin sifiri