تعريف masa في التركية الإنجليزية القاموس.
- table
The calculator on the table is mine.
- Masadaki hesap makinesi benim.
The calculator on the table is mine.
- Masanın üstündeki hesap makinesi benim.
- desk
A laptop is better than a desktop.
- Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.
The key is on the desk.
- Anahtar masanın üstünde.
- table; desk
- desk (a department or post in an organization)
- console
- the creditors of a bankrupt person or firm
- a desk
- nippers
- pair of tongs
- masa başı
- desk
- masa başında
- table tops
- masa saati
- clock
- masa ayaklığı
- trestle
- masa başı elemanı
- black coated worker
- masa başı işi olan kimse
- white collar worker
- masa matkabı
- bench drill
- masa mikrofonu
- table microphone
- masa takvimi
- desk calendar
- masa tenisi
- ping-pong
Ball games, such as basketball and ping-pong, are usually played indoors.
- Basketbol ve masa tenisi gibi top oyunları genellikle kapalı alanda oynanır.
Tom is playing ping-pong with his friends.
- Tom arkadaşları ile masa tenisi oynuyor.
- masa tipi torna
- bench type lathe
- masa yalpalığı
- fiddle
- masa yazı seti
- desk set
- masa çakmağı
- table lighter
- masa örtüsü
- tablecloth
I bought four new tablecloths.
- Dört tane yeni masa örtüsü satın aldım.
Tom put the new tablecloth he had just bought on the table.
- Tom satın aldığı yeni masa örtüsünü masaya koydu.
- masa örtüsü ve peçeteler
- table linen
- masa üstü alıcı
- table set
- masa üstü yayıncılık
- desk top publishing
- masa şeklinde
- tabular
- yuvarlak masa
- round table
They have a round table in the living room.
- Onların oturma odasında bir yuvarlak masası var.
The Knights of the Round Table gathered around the table.
- Yuvarlak Masa Şövalyeleri, masanın etrafında toplandılar.
- kanat masa
- leaf
- masa örtüsü
- table mat
- yuvarlak masa
- roundtable
- masa tenisi
- table tennis
They played table tennis together.
- Birlikte masa tenisi oynadılar.
Tom and Mary played table tennis together.
- Tom ve Mary birlikte masa tenisi oynadı.
- masa tenisi
- ping pong
Tom was surprised how well Mary could play ping pong.
- Tom Mary'nin ne kadar iyi masa tenisi oynayabildiğine şaşırdı.
Ping pong is also called table tennis.
- Pin pona aynı zamanda masa tenisi de denir.
- Masa örtüsü
- table cloth
- iç içe geçme masa takımı
- set of nesting tables
- küçük masa
- small table
- masalar
- Tables
- masalar
- desks
These desks are too small for them.
- Bu masalar onlar için çok küçük.
These desks are too small for us.
- Bu masalar bizim için çok küçük.
- açılır kapanır masa
- extension table
- boş masa yok
- No vacant tables
- düz masa
- plane table
- ikiz masa
- twin table
- katlanır masa
- pembroke table
- kral arthur ve şövalyelerinin oturduğu masa
- the Round Table
- portatif masa
- pembroke table
- portatif masa
- folding table
- sabit masa
- fixed table
- sigara içilen yerde bir masa istiyorum
- I would like a table in a smoking area
- sigara içilmeyen yerde bir masa istiyorum
- I would like a table in a non smoking area
- yan masa
- sideboard
- yuvarlak masa
- round-table
- yuvarlak masa konferansı
- round-table conference
- yuvarlak masa konferansı
- round table conference
- yuvarlak masa toplantısı
- round table conference
- ıki kişilik bir masa ayırtmak istiyorum
- I'd like to reserve a table for two
- ıki kişilik bir masa istiyorum
- I would like a table for two