Bazen babamı duşta şarkı söylerken duyuyorum.
- Manchmal höre ich meinen Vater im Bad singen.
Bazen onunla konuşmayı çok özlüyorum.
- Manchmal sehne ich mich sehr danach, mit ihr zu sprechen.
Lucy ara sıra May'i ziyaret eder.
- Lucy sometimes visits May.
Ara sıra hâlâ benim için ağladığını biliyorum.
- I know that you still cry for me sometimes.
Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
- Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
O bazen işe arabayla gider.
- Sometimes he drives to work.
Arasıra bana yaz ve nasıl olduğundan beni haberdar et.
- Write to me sometimes and let me know how you are doing.
Sometimes I can't help showing emotions.
- Manchmal kann ich es nicht vermeiden, Gefühle zu zeigen.
Sometimes he can be a strange guy.
- Manchmal kann er ein seltsamer Junge sein.
they detract, scoffe, and raile (saith one), and bark at me on every side; but I, like that Albanian dog sometimes given to Alexander for a present, vindico me ab illis solo contemptu; I lie still, and sleep, vindicate myself by contempt alone.