We need a signed receipt.
- İmzalı bir makbuza ihtiyacımız var.
Make sure you save the receipt.
- Makbuzu mutlaka saklayın.
Sami showed Layla the receipts.
- Sami makbuzları Leyla'ya gösterdi.
He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
- O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.