Onun esas ilgisi tarihtedir.
- His main interest is in history.
Japonlar esas olarak pirinçle beslenirler.
- The Japanese live mainly on rice.
Asıl sorun ne zaman başlanacağıdır.
- When to start is the main problem.
Fransızca öğrenmek için asıl nedenin nedir?
- What's your main reason for studying French?
Tom'un başlıca başarıları nedir?
- What are Tom's main achievements?
Hinduizm Hindistan'daki başlıca dindir.
- Hinduism is the main religion in India.
Birçok küçük kasabaların ana yolları büyük ölçüde Wal-Mart gibi büyük devlerin sayesinde neredeyse bırakılmaktadırlar.
- The main streets of many small towns have been all but abandoned thanks, in large part, to behemoths like Wal-Mart.
İranlılar ana yemeği yoğurt ile yerlerdi.
- Iranians used to eat main meal with yoghurt.
Asıl sorun ne zaman başlanacağıdır.
- When to start is the main problem.
Başlangıç yemeğinden sonra ana yemek gelir.
- After the entrée comes the main dish.
Turun ortasında onlar ana gruptan ayrıldılar.
- In the middle of the tour, they became separated from the main group.
Endişelendiğim en önemli şey endişeli olmadığımdır.
- The main thing I'm worried about is that I'm not worried.
Bu planın temel amacı nedir?
- What is the main purpose of this plan?
Ülkenin temel sosyal sorunu yoksulluk.
- The country's main social problem is poverty.
Birinin ününü sürdürmek zordur.
- It is hard to maintain one's reputation.
Zor iş başarının ana unsurudur.
- Hard work is the main element of success.
Güney Yarımküre, çoğunlukla okyanuslardan oluşur.
- The Southern Hemisphere is comprised mainly of oceans.
I plugged it into the mains and it blew up!.
Tashtego's long, lean, sable hair, his high cheek bones, and black rounding eyes --all this sufficiently proclaimed him an inheritor of the unvitiated blood of those proud warrior hunters, who, in quest of the great New England moose, had scoured, bow in hand, the aboriginal forests of the main.