تعريف maddeler في التركية الإنجليزية القاموس.
- Articles
- containments
- matters
- madde
- material
Japan imports various raw materials from abroad.
- Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.
Japan imports various raw materials from abroad.
- Japonya yurt dışından çeşitli ham maddeleri ithal eder.
- madde
- {i} item
Tom omitted a couple of items from the list.
- Tom listeden birkaç maddeyi savsakladı.
We have one more item to discuss.
- Görüşmek için bir maddemiz daha var.
- madde
- matter
Please bring the matter forward at the next meeting.
- Lütfen gelecek toplantıda maddeyi öne sür.
Radioactive matter is dangerous.
- Radyoaktif maddeler tehlikelidir.
- madde
- substance
The substance must be treated with acid.
- Bu madde, asite maruz kalmış olmalı.
Time has neither form nor substance.
- Zaman ne forma ne de maddeye sahiptir.
- maddeler halinde sıralamak
- specify
- madensel maddeler
- minerals
- madde
- clause
- madde
- matter, substance; material; stuff; entry; clause, article, paragraph; subject
- aktif maddeler
- (Otomotiv) active materials
- ilave maddeler
- admixtures
- madde
- goods
- madde
- body
I would like to know how these substances are absorbed by the body.
- Ben bu maddelerin vücut tarafından nasıl emildiğini bilmek istiyorum.
Glands secrete chemical substances into the body.
- Bezler vücuda kimyasal maddeler salgılar.
- madde
- medium
- madde
- (Gıda,Tıp) agent
- madde
- paragraph
- madde
- thang
- madde
- commodity
- madde
- concern
- madde
- proviso
- madde
- count
- madde
- subject
- tehlikeli maddeler
- (Ticaret) dangerous goods
- tehlikeli maddeler
- hazardous substances
- zehirli maddeler
- (Çevre) toxic substances
- madde
- stuff
What stuff is this jacket made of?
- Bu ceket hangi maddeden yapılıyor.
- madde
- lubricant
- madde
- provision
- bağımlılık yapan maddeler
- addictive substances
- Madde
- (Tıp) materia
- Uluslararası Uyuşturucu Maddeler Bürosu
- (Askeri) Bureau of International Narcotics Matters
- Uyuşturucu Maddeler Komisyonu
- (Hukuk) Commission of Narcotics
- ana maddeler
- premises
- ağır kimyasal maddeler
- heavy chemicals
- benzin, yağ ve yağlayıcı maddeler
- (Askeri) petroleum, oil, and lubricants
- eldeki maddeler
- (Askeri) items on hand
- emici veya soğurucu maddeler
- (Otomotiv) absorbents
- eriyen maddeler
- ablating materials
- homolog maddeler
- (Kimya) homologous bodies
- hücredeki cansız maddeler
- metaplasm
- ilkel ham maddeler
- (Ticaret) unprocessed raw materials
- ilkel maddeler
- (Ticaret) basic crops
- ince kimyasal maddeler
- fine chemicals
- katı maddeler
- solids
- kimyasal maddeler
- chemicals
- kritik maddeler
- (Askeri) critical materials
- madde
- question, matter, topic
- madde
- (anlaşma) proviso
- madde
- material, component; ingredient
- madde
- entry
- madde
- entry, item (in a list)
- madde
- clause, article, section, paragraph (of a law or contract)
- madde
- (Hukuk) article, item, clause, substance, material
- madde
- matter, substance
- madde
- material or physical things (as opposed to spiritual things)
- madde
- metal
The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.
- Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi.
- madde
- questlon
- madde
- stipulate
- madde
- {i} article
I hope that Japan will abide by Article 9 of her Constitution.
- Japonya umarım anayasasının 9. maddesine uyar.
Read the article again.
- Sözleşme maddesini yine oku.
- madde
- particular
- madde
- object
- paketlenmiş yakıt, yağ ve yağlayıcı maddeler
- (Askeri) packaged petroleum, oils, and lubricants
- plastik maddeler
- (Botanik, Bitkibilim,Ticaret) plastic substances
- plastik maddeler
- plastics
- psikotrop maddeler
- (Hukuk) psychotropic substances RRRR
- referans maddeler
- (Ticaret) reference objects
- sarf edilebilir maddeler
- (Askeri) expendable items
- serbest maddeler
- (Hukuk) liberalized products
- sivil tipi maddeler
- (Askeri) civilian type items
- tehlikeli maddeler
- (Hukuk) dangerous substances
- zararlı kimyasal maddeler
- (Hukuk) noxious chemical substances