I don't really like the stores there.
- Gerçekten oradaki mağazalardan hoşlanmıyorum.
Mobs broke into stores looking for food.
- Serseri grupları yiyecek aramak için mağazalara zorla girdi.
There is a flower shop near by.
- Yakınlarda bir çiçek mağazası var.
This shop uses only recycled paper.
- Bu mağaza sadece geri dönüştürülmüş kâğıt kullanır.
My mother bought some apples at a fruit store.
- Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.
Will you come with me to the store?
- Mağazaya benimle gelecek misin?
We run the store jointly.
- Biz mağazayı birlikte çalıştırıyoruz.
None of us knows what is in store for us.
- Hiçbirimiz bizim için mağazada ne olduğunu bilmiyor.
We have a few surprises in store for her.
- Mağazada onun için birkaç sürprizimiz var.