mücadele

listen to the pronunciation of mücadele
التركية - الإنجليزية
struggle

The lion struggled to get out of his cage. - Aslan kafesinden dışarı çıkmak için mücadele etti.

After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again. - Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.

fight

He believed that blacks could win their fight for equal rights without violence. - O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.

George was describing a 30 pound bass he'd caught recently after fighting it for three hours. - George, son zamanlarda üç saatlik mücadeleden sonra yakaladığı 30 paundluk bir levreği tanımlıyordu.

struggle

After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again. - Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.

The two sides struggled for hours in the hot summer sun. - İki taraf, sıcak yaz güneşinde saatlerce mücadele ettiler.

fight

George was describing a 30 pound bass he'd caught recently after fighting it for three hours. - George, son zamanlarda üç saatlik mücadeleden sonra yakaladığı 30 paundluk bir levreği tanımlıyordu.

Doctors suggest drugs to fight diseases. - Hastalıklarla mücadele etmek için doktorlar ilaçlar öneriyor.

fray
tug
combat

We should play a more active role in combating global warming. - Küresel ısınmayla mücadelede daha aktif bir rol oynamalıyız.

Our ancestors developed massive jaws as a result of constant combat. - Atalarımız sürekli mücadele sonucunda büyük çeneler geliştirdiler.

warfare
struggle, strife, contention, fight, battle, contest, crusade, combat
hassle
war

The war would be fought to the end. - Sonuna kadar mücadeleye devam edilecekti.

This politician proposed a green tax to fight global warming. - Bu politikacı küresel ısınmayla mücadele için yeşil vergi önerdi.

scramble
wrestle

Tom wrestled with Mary. - Tom, Mary ile mücadele etti.

battle

Greenpeace is fighting an uphill battle to save the environment. - Greenpeace çevreyi korumak için büyük bir mücadele veriyor.

We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war. - Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.

tug of war
fighting

They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long. - Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim.

We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war. - Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.

contest
tussle
campaign

Eisenhower had campaigned to end the war. - Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.

Truman campaigned until Election Day. - Truman seçim gününe kadar mücadele etti.

race

He competes in ski races. - O, kayak yarışlarında mücadele ediyor.

wrestling
striving
disputing
crusade
battle

I will battle with illness. - Ben hastalıkla mücadele edeceğim.

Tom passed away last winter after a long battle with Alzheimer's disease. - Alzheimer hastalığı ile uzun bir mücadeleden sonra Tom geçen kış vefat etti.

combat

We should play a more active role in combating global warming. - Küresel ısınmayla mücadelede daha aktif bir rol oynamalıyız.

Our ancestors developed massive jaws as a result of constant combat. - Atalarımız sürekli mücadele sonucunda büyük çeneler geliştirdiler.

war

Eisenhower had campaigned to end the war. - Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.

We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war. - Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.

contestation
fighting

They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long. - Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim.

Japanese and American forces were still fighting bitterly. - Japon ve Amerikan güçleri hâlâ acımasızca mücadele ediyorlardı.

contest
warfare
hassle
tug-of-war
to struggle
struggle of
contention
broil
opposition
dispute
mücâdele etmek
struggle

We always had to struggle. - Hep mücadele etmek zorundaydık.

You don't have to struggle. - Mücadele etmek zorunda değilsin.

mücadele etmek
struggle

We always had to struggle. - Hep mücadele etmek zorundaydık.

You don't have to struggle. - Mücadele etmek zorunda değilsin.

mücadele etmek
(Hukuk) overcome
mücadele etmek
to struggle, to fight, to combat, to crusade, to battle
mücâdele etmek
wrestle
mücâdele etmek
compete
mücadele içinde
in struggle
mücadele vermek
scramble
mücadele etmek
to fight, struggle, or contend (with)
mücâdele alanı
arena
mücâdele alanı
cockpit
mücâdele eden
warring
mücâdele eden kimse
contender
mücâdele etmek
strive
mücâdele etmek
buffet
mücâdele etmek
combat
mücâdele etmek
tussle
mücâdele etmek
war
mücâdele etmek
be up against
mücâdele etmek
be at war with
mücâdele etmek
fight

She didn't want to fight no more. - Artık mücadele etmek istemiyordu.

Tom is ready for a fight. - Tom mücadele etmek için hazırdır.

mücâdele etmek
agonize
mücâdele etmek
fight a battle
mücâdele etmek
battle
mücâdele etmek
crusade
mücâdele veren kimse
campaigner
mücâdele vermek
scramble
mücâdele vermek
campaign
terörle mücadele
(Hukuk) fight against terrorism
birbiriyle mücadele etmek
clash
milli mücadele
(Politika, Siyaset) national struggle
milli mücadele
(Politika, Siyaset) war of independence
mücadele etmek
contend with
zorlu mücadele
uphill battle
mücadele etmek
do battle
mücadele etmek
combat
mücadele etmek
battle
hastalıkla mücadele etmek
fight against a disease
hukukî mücadele
Legal struggle
terörle mücadele
War on terror(ism)
şek şüphe etmek. mücadele etmek
shape to doubt. to fight
Avrupa Sahtekârlıkla Mücadele Ofisi
(Hukuk) European Anti-fraud Office (OLAF)
Avrupa Yolsuzlukla Mücadele Ofisi
(Hukuk) European Anti-fraud Office (OLAF)
Milli Uyuşturucu İle Mücadele Politikası Teşkilatı
(Askeri) Office of National Drug Control Policy
Terörizmle Mücadele Hazırlık Girişimi Fonu
(Askeri) Combatting Terrorism Readiness Initiative Fund
Terörle Mücadele Analiz Ofisi; toplam su akıntısı
(Askeri) Office for Counterterrorism Analysis (DIA); total water current
Uluslar Arası (Suçla Mücadele) Kriminal Polis Teşkilatı
(Askeri) International Criminal Police Organization
Uluslar Arası Kriminal (Suçla Mücadele) Polis Teşkilatı, Birleşik Devletler Ulus
(Askeri) International Criminal Police Organization, United States National Central Bureau (DOJ)
Uluslararası Açlıkla Mücadele Hareketi
(Askeri) Action Internationale Contre La Faim (International Action Against Hunger)
Uyuşturucu İle Mücadele Milli Muhabere Ana Planı
(Askeri) National Telecommunications Master Plan for Drug Enforcement
bilgisayar ağ savunması; uyuşturucu maddeyle mücadele kısmı
(Askeri) computer network defense; counternarcotics division
birbiriyle mücadele eden
waging
harekat için uyuşturucu ilaç ile mücadele istihbarat hazırlığı
(Askeri) counterdrug intelligence preparation for operations
hastalıklarla mücadele
(Hukuk) combat diseases
hileye karşı mücadele
(Hukuk) anti-fraud capacity
kanal işaretleyicisi; uyuşturucu ilaç ile mücadele
(Askeri) channel designator; counterdrug
milli Mücadele
the Turkish National Struggle for Independence (1919-1922)
muhabere terminali; kontrol telemetrisi; teröre karşı koyma / terörle mücadele
(Askeri) communications terminal; control telemetry; counterterrorism
mücadele etmek
put up a fight
mücadele etmek
dispute
mücadele etmek
contend
tek başına mücadele etmek
play a lone hand
terörizmle mücadele; common battery terminal
(Askeri) combatting terrorism; common battery terminal
uluslararası harp uyuşturucuyla mücadele analizi
(Askeri) transnational warfare counterdrug analysis
uyuşturucu ilaç ile mücadele destek bürosu
(Askeri) counterdrug support office
uyuşturucu ilaç ile mücadele güncellemesi
(Askeri) counterdrug update
uyuşturucu ilaç ile mücadele harekat merkezi
(Askeri) counterdrug operations center
uyuşturucu ilaç ile mücadele harekatı
(Askeri) counterdrug operations
uyuşturucu maddeyle mücadele
(Askeri) counternarcotic
uyuşturucuyla mücadele ağı
(Askeri) anti-drug network
uyuşturucuyla mücadele bölge analiz timi
(Askeri) regional counterdrug analysis team
uyuşturucuyla mücadele destek programı (FAA)
(Askeri) drug investigation support program (FAA)
uyuşturucuyla mücadele harekatları merkezi
(Askeri) drug interdiction operations center
uğrunda mücadele vermek
champion
yük aktarma boşluğu (USA); teröre karşı koyma / terörle mücadele merkezi
(Askeri) cargo transfer company (USA); counterterrorist center
önlemek için mücadele etmek
fightback
ırkçılıkla mücadele komitesi
(ıng.) race relations board
şiddetli mücadele
warm work
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) (Cedel. den) İki kişinin bir şey üzerine çekişmesi. Uğraşma. Savaşma
Herhangi bir amaca erişmek veya bir kuvvete karşı koyabilmek için bir kişi veya topluluğun güçlü, sürekli çabası, savaşım: "Bu İslam merkezinde içten içe bir yığın mücadele vardı."- A. H. Tanpınar
İki taraf arasında, birbirlerine isteklerini kabul ettirmek için yapılan zorlu çalışma, savaş
Herhangi bir amaca erişmek veya bir kuvvete karşı koyabilmek için bir kişi veya topluluğun güçlü, sürekli çabası, savaşım
Hasmını yere sermek için göğüs göğüse yapılan çarpışma
Birbirlerine isteklerini kabul ettirmek için iki taraf arasında yapılan zorlu çalışma, savaş
(Osmanlı Dönemi) çekişme, uğraşma, savaşma
(Osmanlı Dönemi) MUKABELE
Mücadele: 1
(Kuran) Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir; esasen Allah konuşmanızı işitir. Doğrusu Allah işitendir, görendir
Mücadele: 10
(Kuran) Gizli toplantılar inananları üzmek için şeytanının istediği şeydir; Allah'ın izni olmadıkça şeytan onlara bir zarar veremez; inananlar yalnız Allah'a güvensinler
Mücadele: 11
(Kuran) Ey inananlar! Toplantılarda, size, "Yer açın" denince yer açın ki Allah da size genişlik versin; "Kalkın" denildiği zaman da hemen kalkın ki, Allah, içinizden inanmış olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah işlediklerinizden haberdardır
Mücadele: 12
(Kuran) Ey inananlar! Peygamberle hususi olarak konuşacağınızda, bu konuşmanızdan önce fakirlere sadaka veriniz; bu, sizin daha iyi ve daha temiz olmanız içindir. Eğer sadaka verecek bir şey bulamazsanız üzülmeyiniz. Allah şüphesiz bağışlayandır, acıyandır
Mücadele: 13
(Kuran) Hususi konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü ki bunu yerine getirmediniz? Ama Allah, tevbenizi kabul etmiştir. Öyleyse namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve peygamberine itaat edin. Allah, işlediklerinizden haberdardır. *
Mücadele: 14
(Kuran) Allah'ın gazabettiği milleti dost edinen münafıkları görmedin mi? Onlar ne sizdendir ne de onlardan, bile bile, yalan yere yemin etmektedirler
Mücadele: 15
(Kuran) Allah, onlara çetin bir azap hazırlamıştır. İşledikleri şey ne kötüdür!
Mücadele: 16
(Kuran) Yeminlerini kalkan edindiler de, Allah yolundan alıkoydular; onlara alçaltıcı bir azap vardır
Mücadele: 17
(Kuran) Malları ve çocukları, onlara, Allah katında bir fayda sağlamaz. Onlar cehennemliklerdir, orada temelli kalacaklardır
Mücadele: 18
(Kuran) Allah, onların hepsini tekrar dirilttiği gün, size yemin ettikleri gibi O'na yemin ederler; kendilerine bir yarar sağlayacağını sanırlar. Dikkat edin; onlar şüphesiz yalancıdırlar
Mücadele: 19
(Kuran) Şeytan onların başlarına dikilip Allah'ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın taraftarlarıdır. İyi bilin; şeyatanın taraftarları elbette hüsrandadırlar
Mücadele: 2
(Kuran) İçinizde karılarını "zihar" yapanlar bilsinler ki, karıları anneleri değildir; anneleri ancak, onları doğuranlardır. Doğrusu söyledikleri kötü ve asılsız bir sözdür. Allah şüphesiz affedendir, bağışlayandır
Mücadele: 20
(Kuran) Allah'a ve peygamberine karşı gelenler; işte onlar, en alçak kimselerle beraberdirler
Mücadele: 21
(Kuran) Allah, "And olsun ki Ben ve peygamberlerim üstün geleceğiz" diye yazmıştır. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür
Mücadele: 22
(Kuran) Allah'a ve ahiret gününe inanan bir millettir, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah'a ve peygamberine karşı gelenlere, sevgi beslediklerini görmezsin. İşte Allah, imanı bunların kalblerine yazmış, katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere koyar. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuştur. İşte bunlar, Allah'tan yana olanlardır. İyi bilin ki, saadete erecek olanlar, Allah'tan yana olanlardır. *
Mücadele: 3
(Kuran) Karılarını zihar yoluyla boşamak isteyip, sonra sözlerinden dönenlerin, ailesiyle temas etmeden bir köle azad etmeleri gerekir. Size bu hususta böylece öğüt verilmektedir. Allah, işlediklerinizden haberdardır
Mücadele: 4
(Kuran) Azad edecek köle bulamıyanın, ailesiyle temastan önce iki ay birbiri peşinden oruç tutması gerekir. Buna gücü yetmeyen, altmış düşkünü doyurur. Bu kolaylık, Allah'a ve peygamberine inanmış olmanızdan ötürüdür; bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır; inkar edenler için can yakıcı azap vardır
Mücadele: 5
(Kuran) Allah'a ve peygamberine karşı gelenler, kendilerinden öncekiler nasıl alçaltıldı ise öyle alçaltılacaklardır. Biz, apaçık ayetler indirmişizdir, bunları inkar edene alçaltıcı azap vardır
Mücadele: 6
(Kuran) Allah onların hepsini dirilttiği gün, kendilerine işlediklerini haber verir; Allah onları bir bir saymıştır, fakat kendileri unutmuşlardır. Allah her şeye şahiddir.*
Mücadele: 7
(Kuran) Göklerde olanları da, yerde olanları da Allah'ın bildiğini bilmez misin? Üç kişinin gizli bulunduğu yerde dördüncü mutlaka O'dur; beş kişinin gizli bulunduğu yerde altıncıları mutlaka O'dur; bunlardan az veya çok, ne olursa olsunlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlak onlarla beraberdir. Sonra, kıyamet günü, işlediklerini onlara haber verir. Doğrusu Allah her şeyi bilendir
Mücadele: 8
(Kuran) Gizli toplantıdan menedilen, sonra menolundukları şeyi yapmaya kalkışarak günah işlemek, düşmanlık etmek ve Peygambere karşı gelmek konusunda gizli gizli konuşanları görmedin mi? Sana geldiklerinde, Allah'ın seni selamlamadığı bir şekilde seni selamlarlar; içlerinden, "Gerçekten peygamber olsaydı Allah'ın bizi, söylediklerimizden ötürü, cezalandırması gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya girerler, ne kötü dönüştür!
Mücadele: 9
(Kuran) Ey inananlar! Gizli konuştuğunuz zaman, günah işlemeyi, düşmanlık etmeyi ve Peygambere karşı gelmeyi fısıldaşmayın; iyilik yapmak ve Allah'a karşı gelmekten sakınmayı konuşun; kıyamet günü huzurunuzda toplanacağınız Allah'tan sakının
Milli Mücadele
İstiklâl Savaşı, Kurtuluş Savaşı
Mücadele etmek
boğuşmak
Mücadele etmek
güreşmek
milli mücadele
Bağımsızlık için yapılan savaş veya bu savaş dönemi
mücadele
المفضلات