I dare say he is innocent.
- Bana kalırsa o masumdur.
At first, they were all convinced he was innocent.
- İlk başta, onların hepsi onun masum olduğuna ikna oldular.
If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
- Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
You must not take advantage of her innocence.
- Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
In the light of this fact, it is clear that he is innocent.
- Bu gerçeğin ışığında, onun masum olduğu açıktır.
Predators always prey on unsuspecting victims.
- Avcılar her zaman masum kurbanları avlamaktadır.
The cat sneaked up on the unsuspecting bird.
- Kedi masum kuş üzerine sinsice yaklaştı.
Despite appearances, you're a pervert. I'm not a pervert. I'm a pure and innocent young girl. Yeah, yeah, give me a break.
- Görünüşe rağmen, sen bir sapıksın. Ben bir sapık değilim. Ben saf ve masum bir genç kızım. Evet, evet, yok daha neler.
I know you're not completely innocent, you too, share some of the blame.
- Tamamen masum olmadığını biliyorum, sen de suçun birazını paylaş.