Tom gave Mary moral support.
- Tom Mary'ye manevi destek verdi.
The priest tried to improve the people's morals.
- Rahip insanların maneviyatını geliştirmek için çalıştı.
They gave him both material and spiritual support.
- Onlar ona hem maddi hem de manevi destek verdiler.
When I look back on my youth, I see a spiritual void, said Tom.
- Tom Gençliğime baktığımda manevi bir boşluk görüyorum. dedi.
I'll give you moral support.
- Ben sana manevi destek vereceğim.
Tom gave me moral support.
- Tom bana manevi destek verdi.
As a first-aider, Tom is morally obligated to perform CPR on someone who's had a heart attack.
- Bir ilk yardım görevlisi olan Tom, kalp krizi geçiren birisi üzerinde manevi olarak CPR yapmakla yükümlüdür.