mâdenler

listen to the pronunciation of mâdenler
التركية - الإنجليزية
metals
plural form of metal
Third-person singular simple present indicative form of metal
the rail tracks owned by a company or organisation; a rail network
plural of metal
maden
mineral

I prefer mineral water. - Maden suyunu tercih ederim.

I always carry a bottle of mineral water with me. - Yanımda her zaman bir şişe maden suyu taşırım.

maden
mine

The soldiers ordered the miners to leave. - Askerler madencilerin terk etmelerini emretti.

The army sent soldiers to remove the miners. - Ordu, madencileri uzaklaştırmak için asker gönderdi.

madenler ilmi
mineralogy
maden
dirt
kıymetli madenler fonları
(Sigorta) precious metals funds
maden
superficial
maden
heading
maden
buhl
maden
(Madencilik) large
maden
(Ticaret) spring water
maden
{i} diggings
maden
{i} metal
maden
hornblende
maden
{i} digging
kıymetli madenler
precious metals
maden
mine; gold mine; mineral; metal
maden
ore
maden
quarry
maden
rich source, gold mine
nehrin taşıdığı madenler
placer
التركية - التركية
(Hukuk) MAADİN
(Osmanlı Dönemi) maâdin
(Osmanlı Dönemi) mâdeniyât
Maden
(Osmanlı Dönemi) MA'DEN
Maden
(Osmanlı Dönemi) RESS
Maden
(Osmanlı Dönemi) DIÎN
Maden
(Osmanlı Dönemi) MENCEM
Mâden
(Osmanlı Dönemi) DAİN
maden
Yavuz özkan'ın, 1978 Antalya Film Festivali'nde birincilik ödülünü kazanan filmi
maden
Madenden yapılmış
maden
Yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral
maden
Kolay ve iyi kazanç sağlayan iş veya parası elinden kolaylıkla alınan kimse
maden
Uyuşturucu, esrar, eroin
maden
Uyuşturucu, esrar, eroin: "İstersen sana biraz maden vereyim de çek!"- O. C. Kaygılı
maden
Metal
maden
Maden ocağı veya maden işletmesi
maden
Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak
mâden
(Osmanlı Dönemi) kaynak değerli şeylerin çıkarıldığı ocak; değerli yeraltı ürünleri
mâdenler
المفضلات