Biz güzel bir yemek yedik.
- We had a lovely meal.
Ne güzel bir sürpriz!
- What a lovely surprise!
Bir çocuk ne kadar aptalsa o kadar sevimlidir.
- The stupider the child, the more lovely.
O sevimli genç bir adam.
- He's a lovely young man.
Ve yolun her adımında benim arkamda olan sevgili karım Kate'e teşekkür etmeliyim.
- And I must thank my lovely wife, Kate, who was behind me every step of the way.
Hoş bir gece geçirdim.
- I had a lovely night.
O hoş bir sonbahar akşamı idi.
- It was a lovely autumn evening.