Yolda birçok hayvan gördü.
- She saw a lot of animals on the road.
Birçok müşteri danışma için avukata gelirler.
- A lot of clients come to the lawyer for advice.
Tom bugün çok daha iyi hissettiğini söyledi.
- Tom said he feels a lot better today.
Şimdi çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better now.
O okulunu çok seviyor.
- She likes her school a lot.
Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
Senin bir sürü kitabın var.
- You have a lot of books.
Konserde bir sürü insan vardı.
- There were lots of people at the concert.
Türkçe Ğ ve İspanyolca H kaçtı ve birlikte birsürü tamamen sessiz çocukları oldu.
- A Turkish soft G and a Spanish H eloped and had lots of completely silent children together.
Bunun hakkında fikri olmayan birsürü insan var.
- There are lots of people who don't have any idea about that.
Avustralya çok miktarda yün ihraç etmektedir.
- Australia exports a lot of wool.
O, bankaya çok miktarda para yatırdı.
- He deposited a lot of money in the bank.
Tom'un arabasını park alanında gördüm.
- I saw Tom's car in the parking lot.
Bu alanda çok trafiğimiz var.
- We have a lot of traffic in this area.
Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.
- In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped.
Bugün hakkında düşünülecek birçok toplumsal sorunlarımız vardır.
- We have a lot of social problems to think about today.
Üç farklı grup halinde ders kitabı göndereceğiz.
- We'll send the textbooks in three different lots.
Festivalde bir sürü büyük gruplar vardı.
- There were a lot of great bands at the festival.
Tom birçok farklı kadınla cinsel ilişkiye girdi.
- Tom had sex with a lot of different women.
Türkiye birçok mineral üretir.
- Turkey produces a lot of minerals.
Tom birçok insanın hoşlanmadığı adam türüdür.
- Tom is the kind of guy lots of people just don't like.
Sami bir piyango talihlisiydi.
- Sami was a lottery winner.
Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip.
- Tom owns a lot of land just outside of Boston.
Güney Fransa'da dağın yamacında emeklilik evi yapmayı planladığım küçük bir arsa aldım.
- I bought a small lot on the hillside in Southern France where I plan to build a retirement home.
Çok param vardı ama hepsini harcadım.
- I had a lot of money, but spent everything.
Onların hepsi otoparkta bekliyor.
- They all are waiting in the parking lot.
Partide bir sürü şarkı söyledik ve dans ettik.
- We did a lot of singing and dancing at the party.
Partide çok eğlendim.
- I had a lot of fun at the party.
Erken sabah karşılama masasında ilk kimin gideceğine karar vermek için kura çektik.
- We drew lots to decide who would go first at the early morning reception desk.
Bir kural olarak, ikizlerin ortak çok şeyi var.
- As a rule, twins have a lot in common.
Köpek her gün bir sürü et yiyor.
- The dog eats a lot of meat every day.
Tom'un köpekler hakkında çok bilgisi var.
- Tom knows a lot about dogs.
Onların pek çok ortak yanı var.
- They have a lot in common.
Sel pek çok zarara neden oldu.
- The flood caused a lot of damage.
O, çok miktarda para katkısında bulundu.
- He contributed a lot of money.
O, çok miktarda para bağışladı.
- He kicked in a lot of money.
Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
- The game excited lots of people.
Çok sayıda ülke Olimpiyat Oyunlarına katıldı.
- A lot of countries participated in the Olympic Games.
a building lot in a city.
as Jones alone was discovered, the poor lad bore not only the whole smart, but the whole blame; both which fell again to his lot on the following occasion.
to draw lots.
If I were in charge, I'd fire the lot of them.
a bad lot.
lots of people think so.
The Greeks expected their leaders to show physical courage, whether in the athletic arena or in battle, as well as piety, generosity, and nobility. Cimon had risen to power chiefly because of his military prowess, and any rival must be able to show at least honorable service and military competence. By this time, moreover, the generals were coming to be the most important political figures in Athens. Archons served only for one year and, since 487/6, they were chosen by lot. Generals, on the other hand, were chosen by direct election and could be reelected without limit.