O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi.
- Between sobs, that lost girl said her name.
Kayıp bir köpeği kim buldu?
- Who has found a lost dog?
Tom kaybolmuş gibi görünüyor.
- Tom seems to be lost.
O, kaybolmuş ve rahatsız hissetti.
- He felt lost and uncomfortable.
Tom biraz dalgın görünüyor.
- Tom looks a little lost.
Aslında ne kadar para kaybedildi?
- How much money was actually lost?
Birçok eski teknoloji ortaçağda kaybedildi.
- Many ancient technologies were lost during the Middle Ages.
Sevmek ve kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir.
- It's better to have loved and lost than never to have loved at all.
Tom biraz düşünceye dalmış gibi görünüyordu.
- Tom looked a little lost.
Ne dedin? Özür dilerim, düşünceye dalmışım.
- What did you say? I'm sorry, I was lost in thought.
Bütün paramı kaybettim.
- I've lost all my money.
Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler.
- They lost no time in leaving their home.
Tom kaybolmuş ve şaşırmış gibi görünüyor.
- Tom looks lost and confused.
Gülümseme olmayan bir gün, kaybedilmiş bir gündür.
- A day without smiling is a day lost.
Nicholas Biddle savaşın kaybedilmiş olduğunu görmeye başladı.
- Nicholas Biddle began to see that the battle was lost.
Deep beneath the ocean, the Titanic was lost to the world.