Burada daha uzun kalmak istiyorum.
- I want to stay here longer.
Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
- A long time ago, there was a bridge here.
Epeydir bu işin içindeyim.
- I've been in this business a long time.
Bunu epeydir yapmak istiyordum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
- Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
- This survey is too long to finish quickly.
Güzel, gece çok uzun, değil mi?
- Well, the night is quite long, isn't it?
Tom uzun bir zaman için Fransızca konuşmayı öğrenmeyi deniyordu.
- Tom has been trying to learn to speak French for a long time.
Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
- A long time ago, there was a bridge here.
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Tom uzun zamandır Mary'yi tanıyor.
- Tom has known Mary a long time.
Tom uzun zamandır iyi bir ev yemeği yemediğini söyledi.
- Tom said he hadn't had a good home-cooked meal for a long time.
Golden Gate Bridge ne kadar uzunluktadır?
- How long is the Golden Gate Bridge?
Ben onu ne kadar uzunlukta ödünç alablirim?
- How long can I borrow it?
Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.
- They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.
Senin uzun vadeli planların nedir?
- What are your long term plans?
Uzun vadeli çıkarların uğruna, biz geliştirme departmanını satmaya karar verdik.
- For the sake of long-term interests, we have decided to sell the development department.
Tom uzun sessizliği bozdu.
- Tom broke the long silence.
Dünya barışının özlemini çekiyoruz.
- We are longing for world peace.
Onlar birbirlerine özlemle baktılar.
- They stared longingly at each other.
I stay too long: but here my father comes.
The Rabbit sighed. He thought it would be a long time before this magic called Real happened to him. He longed to become Real, to know what it felt like; and yet the idea of growing shabby and losing his eyes and whiskers was rather sad.
Every uptick made the longs cheer.
It's a long way from the Earth to the Moon.
He threw the ball long.
How long is it until the next bus arrives?.
The pyramids of Egypt have been around for a long time.